Üstat Ali Kemal SUNAL (Türk Sineması)

in #tr7 years ago

552a8a2d9b185948f19e213b21648d80--turkish-actors-bir-zamanlar.jpg

Gerçek Adı : Ali Kemal Sunal
Doğum Tarihi : 10 Kasım 1944
Ölüm Tarihi : 3 Temmuz 2000
Doğum Yeri : İstanbul
Ölüm Yeri : İstanbul
Eğitim Durumu Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümü

Ödüller

En İyi Erkek Oyuncu (Düttürü Dünya) / 2. Ankara Film Şenliği 1989

En İyi Erkek Oyuncu (Kapıcılar Kralı) / 14. Antalya Film Şenliği 1977

Yaşam Boyu Onur Ödülü / 35. Antalya Film Şenliği 1998

9cce102adf2ee33fe6814ce7ac374dfd.jpg

Biyografisi
Ali Kemal Sunal (10 Kasım 1944, İstanbul - 3 Temmuz 2000, İstanbul), Türk televizyon ve sinema oyuncusu, tiyatrocu ve yazar.
Oynadığı karakterlerle önemli çıkış yakalayan Kemal Sunal, Türk sinema tari hine damga vuran oyuncularındandır. Tiyatro ile sanat hayatına başlayan sanatçı, Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle sinema filmlerine yönelmiştir. İlk amatör tiyatro oyunu, Vefa Lisesinde okurken rol aldığı "Zoraki tabip"tir. Kenterler, Ulvi Araz, Ayfer Feray ve son olarak Devekuşu Kabare Tiyatrosunda profesyonel olarak rol aldıktan sonra Ertem Eğilmez'in kendisini fark etmesiyle, 1972 yılında Tatlı Dillim filminde rol alarak sinemaya ilk adımını atmıştır. Filmlerinde oynadığı "iyi, saf adam" rolleriyle beğeni kazanmıştır. Sanatçı, komedi filmleri ağırlıkta olsa da, dram türündeki filmlerde de rol almıştır. Oynadığı filmlerdeki karakterlerin genel özelliği haksızlıkların karşısında duran, iyiliği ve saflığı yüzünden başına sürekli iş açılan, zekasıyla kötülerle mücadele eden ve insanlara doğru yolu gösteren, daima "gülen" adamdır. Kendisini "çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" diyerek tanımlayan Kemal Sunal'ın sinema izleyicileri tarafından benimsenmesi ve sevilmesinin en büyük sebeplerinden birisi, filmlerin çekildiği dönemlerde yaşanan sosyolojik-sosyo ekonomik ve siyasi gelişmelerin filmlerinde yer almasıdır. Zamlar, insanları dolandıran kişiler, geçim sıkıntısı, işsizlik, göç ve töre gibi konuların sinemasında işlenmiş olması, filmlerine birçok anlam daha kazandırmaktadır. Bunlar, güldürü içerisinde sosyal mesajlar vermek ve bazı konuları mizahi dille eleştirmektir. Sanatçı, güldürü filmlerinin yanı sıra dram filmlerinde yer almış, ancak oynadığı tüm filmlerde "halkın içinden" "içimizden biri" imajını hiçbir zaman bozmamıştır. Aynı zamanda Kemal Sunal, öğretmenden bekçiye, kapıcılıktan çöpçüye kadar birçok karakteri oynayarak, beğeni kazanmıştır. Yüksek lisansını "TV ve sinemada Kemal Sunal güldürüsü" isimli tezi ile yapmıştır. 82 filmde rol almış sanatçının son filmi 1999 yılında vizyona giren Propaganda'dır. 3 Temmuz 2000 tarihinde, Balalayka isimli filmin çekimleri için bindiği uçakta, kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. Sanatçı, "Gülen adam" lakabıyla anılmaktadır.İstanbul Küçükpazar semtinde Malatyalı bir ailenin çocuğu olarak doğan oyuncunun babası Migros'tan emekli Mustafa Sunal, annesi Saime Sunal'dır. Ailenin büyük çocuğu olan Kemal Sunal'ın, Cemil ve Cengiz isminde iki kardeşi vardır. İlkokulu Mimar Sinan İlkokulu'nda okuyup, Vefa Lisesi'nden mezun olmuştur.Liseyi 11 yılda tamamlayan sanatçı, "bu benim tembelliğimden, salaklığımdan ileri gelen bir şey değildi. 15-20 kişilik bir grubumuz vardı. Beraber geçiyorduk, beraber kalıyorduk. Anlaşmış bir gruptu. Bir nevi haylazlıktı tabii… "sözleriyle açıklamıştır. Yüksek tahsiline Marmara Üniversitesi Gazetecilik bölümünde başlasa da, bu bölüme devam edememiştir. Eğitim hayatı boyunca çeşitli işlerde çalışan sanatçı, Emayetaş Fabrikasında çalışmış, ayrıca elektrikçide çıraklık yapmıştır. İş yaşantısını,"Ekonomik durumumuz iyi değildi. Babam Migros'tan emeklidir. Yaz tatillerinde ayakkabı, kitap parasına yardımcı olmak için çalışırdım" diye açıklamıştır. 35 yaşında askere giden sanatçı, diğer askerlerin kendisini görünce gülmeye başlaması sebebiyle, "birliğin düzenini bozuyor" denilerek, eğitimlere katılmamış, kademede görev almıştır. Usta birliğinde "armoni mızıkası" isimli moral grubuna dağıtımı olmuş, bu vesile ile Türkiye'nin birçok bölgesinde askerlik yapmıştır. Sanatçı, Devekuşu kabare tiyatrosundayken, 1972-1973 tarihindeki Ankara turnesi sırasında sonradan eşi olacak Gül Sunal ile tanışmış, 1975 Nisan ayında Beyoğlu evlendirme dairesinde evlenmişlerdir. Bu evlilikten Ali ve Ezo isimli iki çocukları olmuştur. 12 Eylül döneminde yarım bıraktığı üniversiteyi, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünden mezun olarak 1995 yılında bitirmiş ve ardından yüksek lisans yapmıştır. Yüksek Lisansını "TV ve sinemada Kemal Sunal güldürüsü" isimli teziyle yapmıştır.Sanatçı kendi profilinin, oynadığı karakterlere göre farklı olduğunu şu sözlerle belirtmektedir; "Ben özel hayatımda çok az konuşan, çok soğuk bir adamım" "aynı zamanda iş ve ev yaşamında titizim" sözleriyle dile getirmiştir.Eşi tarafından yazılan anı kitabında, ev halkına sanatçı olduğunun ağırlığını hiç hissettirmemiş, eşinin tanımına göre "aile babası" profilini hiçbir zaman bozmamıştır. Akşam yemeklerine daima vaktinde yetişen, aile ilişkilerine önem veren ve bu düsturda çocukları ile çok iyi arkadaş olan, iş, aile ve komşuluk ilişkilerinde daima sohbeti aranan, herkes tarafından sevilen sanatçı; filmlerinin aksine, çok fazla gülmeyen ve sululuktan hoşlanmayan bir yapıya sahiptir. Dinlemeyi anlatmaya tercih eden sanatçı, kendi iç dünyasında da duygusal bir yapıya sahiptir. Aynı zamanda çok da iyi bir arşivci olan sanatçı, kendisi ve ailesiyle ilgili belge, fotoğraf, anı yazısı, kendisine gelen mektuplar gibi manevi değeri olan eşyaları, büyük bir titizlikle ve düzenle saklamış, çocuklarının çizdiği resimlere kadar her şeyi titizlikle ve özenle saklamıştır. Renkli kıyafetler giymeyi seven sanatçının, kıyafet alışverişlerini çoğu zaman eşi yapmıştır. Kendisine gelen mektupların hepsini okuyan sanatçı, yine aynı özenle bu mektuplara cevaplar vermiş ve bizzat kendisi postaneye götürüp gönderimlerini yapmıştır.Kemal Sunal, hem yüzünün fizik yapısı hem de mimik ve jestleriyle Fransız komedyen ve şarkıcı Fernandel'e benzetilmektedir. Fernandel 1930'lu yıllardan 1960'lı yıllara kadar tıpkı onun gibi sayısız komedi filmi çevirmiştir. Kendisiyle yapılan bir röportajda Sunal, kendisi için 'at suratlı' gibi benzetmeler bile yapıldığını, ama en çok Zeki Müren'in kendisini 'Fernandel'le Jean-Paul Belmondo karışımı' diye tanımlamasının hoşuna gittiğini belirtmiştir.Vefa Lisesindeki felsefe hocası Belkıs Balkır'ın sanatçıyı Müşfik Kenter ile tanıştırmasının, Kemal Sunal'ın kariyerinde önemli yeri vardır.
Sanat hayatı, Vefa Lisesi'nde amatör olarak "Zoraki Tabip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. Lise öğrenimi sırasında oynadıkları bir oyunla, "Akşam Gazetesi Liselerarası tiyatro yarışması"nda "En iyi karakter oyuncusu" seçilmiştir. Belkıs Balkır'ın kendisini Müşfik Kenter ile tanıştırmasıyla, Kenterler Tiyatrosu'nda profesyonel oyuncu olarak çalışmaya başlayan sanatçının, bu tiyatrodaki ilk rolü "Fadik kız"dır.Burada 150 lira maaş alan sanatçı daha sonra aynı tiyatroda "Deli İbrahim" rolünü oynamış ve maaşı 300 lira olmuştur. Buradan ayrılıp, Ulvi Uraz Tiyatrosu'na geçen sanatçı bu tiyatroda 4 sene sahneye çıkmıştır. Bu tiyatroda Orhan Kemal'in İspinoz isimli eserindeki "taşkasaplı" karakterini canlandırmıştır. Daha sonra "Bekçi Murtaza" isimli oyunda bekçiyi, oyunun ikinci perdesinde ise bir kahveciyi oynamıştır. Bu tiyatrodan ayrılarak Ayfer Feray Tiyatrosu'na geçen sanatçı burada bir sene çalışmıştır. Son tiyatro deneyimi olan Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda 1500 lira maaşı olan sanatçı, artık daha büyük rollerde oynamaya başlamıştır. "Dün-bugün" isimli bir oyunu oynadıkları sırada, kendisinden daha önce sinemaya geçmiş olan Zeki Alasya, Ertem Eğilmez'in yeni filmi için aradığı oyuncuları seçmesi için kendisini bu tiyatroya davet etmiştir. Bu oyun sırasında, Kemal Sunal'ı çok beğenen Ertem Eğilmez, sanatçının ilk sinema deneyimi olan Tatlı Dillim'de rol almasına karar vermiştir. Sanatçı, sinema kariyerine 1972 yılında başlamıştır.Kemal Sunal kendi ağzından, ilk yıllarını ve komediye yönelişini şu sözlerle dile getirmektedir; "Nasıl oldu bilmem, ben kendimi sahici bir sahnede seyircilerin arasında buldum. Ses Tiyatrosu'ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip öbür ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum; ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gün bugündür insanları güldürmeyi seviyorum." Tiyatroya neden devam etmediniz sorusuna, "Film, tiyatro provalarına engel oluyordu. Aksatmaya başlayınca, bırakmamın daha iyi olacağını düşündüm." diyerek cevap vermiştir.

Sort:  

Not indicating that the content you copy/paste is not your original work could be seen as plagiarism.

Some tips to share content and add value:

  • Use a few sentences from your source in “quotes.” Use HTML tags or Markdown.
  • Linking to your source.
  • Include your own original thoughts and ideas on what you have shared.

Repeated plagiarized posts are considered spam. Spam is discouraged by the community, and may result in action from the cheetah bot.

Creative Commons: If you are posting content under a Creative Commons license, please attribute and link according to the specific license. If you are posting content under CC0 or Public Domain please consider noting that at the end of your post.

If you are actually the original author, please do reply to let us know!

Thank You!

More Info: Abuse Guide - 2017.

Hi! I am a robot. I just upvoted you! I found similar content that readers might be interested in:
http://www.sinematurk.com/kisi/1637-kemal-sunal/