Koca meydanın ortasından topluca kalkış yapmış bir kuş sürüsünün akrobasi süslemeli uçuşlarını izlerken; ceberrutluğu bakışlarından belli, iri gövdeli bir kuşun suratımın ortasına pislemesine hiç gocunmamıştım. Sadece ve basitçe; yüzümde bulundurduğum tebessümü büyütmeyi seçerek seyrime devam etmiştim.
Yanıma yaklaşan 9 yaşlarında bir çocuk; kahkahalar atarak beni işaret ediyordu etrafındakilere. Kendisine doğru çömelerek; “Ne o çok mu hoşuna gitti?” deyiverdim gülümsememden hiç eksiltmeden. Lakin kuşlar rahat durmuyordu ve tam o esnada yukarıdan bıraktıkları yeni bir atışı, çocuğun elindeki dondurmanın üzerine isabet ettirmişlerdi. Haliyle çocuk buna çok içerledi, kocaman gözleri doldu ve dondurmayı yüzümün ortasına yapıştırıp, koşarak oracıktan kaçıverdi.
Yüzümdeki gülümseme daha da bir büyümüştü. Olduğum yere önce oturdum ve ellerimi kafamın altına koyarak meydanın ortasında uzanıverdim. Meydanda dolaşan insanların ne gürültüsü, ne de bakışlarının farkında olamayacak kadar masmavi gökyüzünde uçan kuşları izlemekten alıkoyamıyordum kendimi.
Yüzüme dökülen sıcak bir sıvı ile dikkatimi dağıttığım an; tasması sahibinin elinde bir köpeğin yüzüme işediğini anlamış bulundum. Biraz daha büyüdü gülümseyişim ve kaldığım yerden kuşların uçmalarını seyretmeye devam ettim.
Yoldan geçen insanlar artık yüzüme basa basa yollarına devam ediyorlardı fakat yüzüme yerleşmiş gülümseme, maruz kaldığım çamurlu ayakkabıları umursamadan büyüyordu. Öyle bir gülümsemeye dönüşmüştü ki bu; her şeyi yutmaya başlamıştı.
Yüzüme basan insanlar; kocaman gülümseyişimin içine düşüyorlardı ve yok oluyorlardı. Denizler gülümsememin içerisine doğru akıyorlar, karabataklar içinde yüzüyorlardı. Gökyüzünde uçakları görene kadar bu böyle devam etti.
Sonra o uçakları gördüm.
O uçaklar ki; kuşları vuruyorlardı. Önce bir kandamlası düşüyordu gülümseyişime, sonra kuşlar teker teker yere. Gülümsemem her kuşun düşünde küçülmeye başlamıştı. En nihayetinde; gökyüzünde uçan tek bir kuş kalmadı ve gülümsemem de firar etti yüzümün ortasından.
İnsanlar yeniden üzerime basarak geçmeye başlamışlardı ve ayağa kalkmama fırsat bile vermiyorlardı. Olduğum yerde hareketsiz ve donuk bir şekilde kalakalmıştım. Gün geçip gitmiş ve gece olmuştu. İnsanlar ise sokaklardan çekilip, evlerine gitmişlerdi. Tekrardan hareket edebileceğimi düşünüp, kalkmaya çalıştığım anda, çöpçüler bitiverdiler yanı başımda.
Yere atılmış izmarit ve ambalajların arasında beni de süpürüyorlardı. Meydanı benden ve insanların attığı tüm çöplerden temizlemişlerdi. Gerçekten de özveriyle yaptıkları işlerinde mahirdiler. Süpürülen her şeyi bir kenarda biriktirip, bir çöp konteynerine atarlarken; beni de es geçmemişlerdi.
Konteynerin içerisinde kafamı kaldırmaya niyetlenmişken; çöp kamyonu girmişti devreye. Bunu bir jest olarak algıladım çünkü sayelerinde kısa bir şehir turu atmış oluyordum. Bu ücretsiz tur boyunca; etrafımı çevreleyen çöplerde gördüğüm yaşanmışlıklara kafa yormaya başlayabilmiştim ama derinlere inecek kadar bir vakit geçirememiştim. Çöp kamyonu, yaşanmışlıklarla dolu tüm çöplerle birlikte; bir şantiye alanına boşaltıvermişti beni de. E ne de olsa benim de en az o çöpler kadar yaşanmışlıklarım vardı ve farklı bir muameleye tutulmam hoş karşılanamazdı.
Çöp yığınının en altındaydım ve gösterdiğim tüm hareket etme çabalarım karşılık bulamıyorlardı. Öylece beklemek durumundaydım ve bekledim çaresizce. Sabah ağardığında, doğanın uyanışının sesine tanıklık ediyordu kulaklarım. Keyifle mest olmuş aynı kulaklar; bir süre sonra irkilmekle mükellef olmuşlardı.
Doğanın huzurla hemhal olan melodisi, ani bir darbe yemişti. Darbeye liderlik edercesine baskın yapanlar, çimento kamyonlarının motor sesleri olarak adlandırılıyorlardı. Çöp olmaya yavaş yavaş ısınmıştım ısınmasına ama biz çöpler olarak üzerimize boca edilen çimento konusunda hazırlıklı değildik. Artık bir binanın temeline karışarak, bambaşka bir misyon yüklenmişti üzerimize. Bize verilen bu görevi ancak tüm inşaat tamamlanıp, içerisinde insanlar yaşamaya başladıktan sonra idrak edebilmiştim.
İcra ettiğimiz bu görevi uzunca bir süre devam ettirdik ve bunun haklı gururunu yaşıyordum. En azından sayemizde; insanlar güven içerisinde hayatlarını yaşayabiliyorlar düşüncesi yüreğimi ısıtmıştı. Bu gurur, bir süre sonra betonlaşmış yüzüme bir gülümsemenin tekrar dönmesine sebebiyet veriyordu.
İşte, bu gülümseme de istenmeyen bir gülümseme olmalıydı ki; büyük bir sarsıntının müsebbibi oldu. Sarsıntının etkisiyle, üzerimize dikilen bina ise yerle yeksan olmuştu. İnsanların çığlıkları bir anlığına gökyüzüne ulaşmış ve çok kısa bir zaman ardından da sesleri tümden kesilmişti. Kısa bir sessizliğin ardından siren seslerinin acı acı yankılanması duyuluyordu fakat yüzümdeki betonlaşmanın etkisiyle olsa gerek; gülümsemem kalıcı bir hale bürünmüştü.
Kurtarma ekipleri çok fazla ölü olduğunu söylüyorlardı. Kameralar canlı yayınlar yapıyor, politikacılar acılarını paylaşıyorlardı ve ben tüm bunlara; yıkıntının arasında bir beton parçası olarak tanıklık ediyordum.
Çalışmalar devam ederken bana ulaşan bir ekip görevlisi belediye çalışanlarına şöyle sesleniyordu;
“Burada bir heykel buldum!”
“Tamam, onu şöyle kenara alalım, bakarız icabına.”
İşte sonra icabıma baktılar ve beni tekrar o meydanın ortasına “Gülümseyen Adam Heykeli” diye diktiler. Bir de açılış töreni yapıp, sanata verdikleri önemden bahsettiler.
O günden beri üzerime kuşlar sıçmaya devam ediyor, ayaklarıma köpekler işiyor ve üzerime çamurlu ayakkabılarıyla çıkan insanlar fotoğraf çektiriyor. Ben ise sanata verilen değer olarak gülümsemeye devam ediyorum.
Story & Image Copyright: OTahirZGN
Trproje küratör ve projelerin önerdikleri Türkçe yazıları desteklemeye devam ediyor. Proje ekibi tarafından seçilen yazılar ayrıca edebiyat, gezi, trliste, hosgeldin ve C² küratörlerine oy için önerilmektedir.
Siz de beğendiğiniz yazıları oylama için önermek isterseniz Trproje discord sunucusuna buradan ulaşabilirsiniz.
Aklıma biri geldi. O aklıma geldiği anda yazı bambaşka bir hal aldı kafamda. Kafamı biliyorsun. Pek de kafa gibi durmuyor çok yorulduğunda, üzüldüğünde.
Kendimi toparlamaya çalıştıkça kafamın içinde bir sürü iç, farklı içlerle buluşup bir güzel içiyorlar. Bunu sonradan öğrendim. En baştan öğrenseydim ben de biraz içerdim tabi. Kafamın içindeki içlerle içmenin neresi ayıp, diye soracak olursam, biliyorum çıkarıp gösterirsin; işte burası ayıp diye.
Çıkarır mısın?
Eğer ki kafanın içindeki ayıplar içerlemene sebep veriyorsa ve içten içe acıtıyorsa, o içten o ayıbı çıkarmak boynumun borcudur. Ama benim de boynum eğri, neden diye develere sormak isterim. Varsa tanıdığın iyi bir deve, tavsiyeni beklerim.
Benim boynum eğri değil, düz. Ben bu yüzden hiç deve tanımıyorum. Benim tanıyabileceğim bir kuş var; ama ondan da emin değilim. Hayır, kuşlar ayıp etmezler. Ne olacak bilmiyorum bu halimiz. Sarplar iyice sarıyor. Bence biz kendimize bir @avina bulalım. O bize felsefe yapar. Mutlu oluruz. Böylece ayıp çıkarmış oluruz. Olmaz mı?
O sadece dost olabilir, felsefe yapmak gerekirse ayıplar örtülmek için vardır, dostlar örtmek için, ha ayıplar örtülecek diye işlenmesi doğru kabul edilemez lakin bir kere istemeden olduysa burada dosta ihtiyaç vardır dostlar. Dost dediğin mezarcı gibidir varsa bir ayıp çıkarmayalım en iyisi ayıbı gömelim, toprak en iyi örtücüdür...
@sahinadm ne kadar haklıymışsın, ilacımız @avina olmuş. Yüreğimize ferahlık vermiş adeta.
O zaman kesinlikle @avina'nın heykeli dikilmeli!
Yüreğinize bir yudum da olsa ferahlık düştüyse sevgili dostlarım @tahirozgen ve @sahinadm ve bütün ailem gibi bildiklerim ne mutlu bana, heykel konusunda şimdilik bi düşünelim hocam küçük bir resim de olabilir çerçeve içinde en azından fazla macera yaşamış olmaz heykel kadar 😃
Bir heykel kendi macerasını anlatabiliyor olsaydı anca bu kadar anlatabilirdi sanırım, eşyanın dili olmakta ayrı bir hava veriyor yazılarına...
Eyvallah sevgili avina. Kıymetli sözlerinden dolayı çok ama çok teşekkür ederim.
Bu hayata, her şeye rağmen gülümsemeyi başarabilen insan, gerçekten heykeli dikilecek insandır. Dünyayı daha huzurlu hale getiren. Yüreğine sağlık.
Ne güzel söylemişsin. Çok sevdim yorumunu. Teşekkürler. :) 💐
Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by tahirozgen from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.
If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.
her olay sonrasında yüzünde oluşan o gülümseme beni de etkisi altına aldı, birazcık iyi hissettim kendimi diyebilirim :)
bu güzel heykelin hikâyesini bizimle paylaştığın için teşekkür ederim 🌼
😊 gülümsemeler hiç eksilmesin hayatından. 🌷
Hi, @tahirozgen!
You just got a 4.13% upvote from SteemPlus!
To get higher upvotes, earn more SteemPlus Points (SPP). On your Steemit wallet, check your SPP balance and click on "How to earn SPP?" to find out all the ways to earn.
If you're not using SteemPlus yet, please check our last posts in here to see the many ways in which SteemPlus can improve your Steem experience on Steemit and Busy.
Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır. @c-squared hesabı topluluk witness'ı olarak faaliyet göstermektedir. Projemizi desteklemek isterseniz bize buradan witness oyunuzu verebilirsiniz.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here
Congratulations @tahirozgen!
Your post was mentioned in the Steem Hit Parade in the following category:
Merhaba @tahirozgen
Yazınız @edebiyat ve Hoş Geldin Ekibi tarafından incelenerek haftanın öne çıkan yazıları arasına seçilmiştir. İnceleme yazımızı görmek için tıklayabilirsiniz: Öne Çıkan Edebiyat Etiketi Yazıları #11. Teşekkür ederiz.