Nobel Edebiyat ödüllü Portekizli yazar José Saramago ile ilk kez “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş” ile tanıştım. Kitabı ilk gördüğüm anda ismi beni öyle bir etkiledi ki kesinlikle okumalıyım dedim. Fakat alıp okumam ise o kadar kolay olmadı. Daha ilk sayfadan içinde ne cevherler gizli olduğunu bilmeme rağmen bu kitabı tam 2 kez bırakıp ancak 3. seferde tamamlayabildim. Bunun sebebi kitabın sıkıcı olması değil yazarın tamamen kendine has üslubuydu. Kitapta yazar hiçbir konuşma çizgisi, ünlem, tırnak vs. kullanmadığı gibi virgül ve noktaya bile gerçekten çok az yer vermiş. Noktalama işaretlerinin bu denli az olması okuyucuyu ilk başlarda zorluyor ve haliyle de okurken daha dikkatli olmaya teşvik ediyor. Bu sebeple diğer tüm kitaplardan ayrılıyor diyebilirim.
“Ertesi gün hiç kimse ölmedi” sözleriyle başlıyor kitap. Yazar daha ilk cümlesinde bizleri bir kuşkuya sürüklüyor. Kimsenin ölmemesi vahim bir durum mu? Tarih boyunca insanlar değil miydi ölümsüzlük peşinde koşan? Ölümsüzlük peşinde koşarken ardından destanlar yazılan? Bizlerdik evet ama neden Saramago böyle bir karamsarlıkla başlıyor kitabına? Çünkü o, ölümün ortadan kalkmasıyla toplumların gireceği durumu, sıkıntıları en güzel şekilde analiz etmeyi başarıyor.
Kitap aslen iki bölümden oluşmakta. İlk bölümde bilinmeyen bir ülkede Ölüm faaliyetlerine son verir. Yeni dönemde fark edilir ki ölmesi gereken yüzlerce, binlerce insan ölememektedir. Bu haber ülkenin dört bir tarafına yayılır ve halkın büyük bir kesimi tarafından coşkuyla kutlanmaya başlanır. Fakat başta din adamları ve politikacılar başta olmak üzere çeşitli meslek kolları bu durumdan hiçte memnun değillerdir. Zaten ilk başlarda ki bu coşku zaman içerisinde yerini hayal kırıklığı, endişe ve kaosa bırakacaktır.
Öncelikle bu durumdan endişe duyan kilise olacaktır. Çünkü dünya üzerinde ki birçok dinde ölüm ve diriliş, cennet ve cehennem birlikte işlenmiştir. Bunlardan birisi ortadan kalktığında diğerinin hiçbir anlamı ve hiçbir hükmü kalmayacaktır. Daha sonra ise geleceklerinden endişe duyan diğer bir grup sağlık sektörü. Normal şartlar altında ölmesi gereken hastaların ölememesi ve sayılarının zaman içerisinde artması ile hastane ve çalışanlarının yetersiz kalması gündeme geliyor. Bunun gibi yaşlı bakım evleri de aynı problemle karşı karşıya. Diğer yandan sigortacılar ise bambaşka sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Elbette tüm bu sorunlar karşısında ise dertlerini ve tepkilerini her fırsatta devlete/hükümete göstermektedirler.
Tabi ki herkes bu durumdan şikayetçi değildir. Bilinmeyen bu ülkede Ölüm faaliyetlerine son vermiş bulunsada komşu ülkelerde halâ hüküm sürmektedir. Bu da yeni bir meslek kolunu daha doğrusu yeni bir kaçakçılık türünü meydana getirmiştir. Kendilerine Maphia adını veren bu grup ölmek isteyenleri komşu ülke topraklarına götürerek ölmelerine yardımcı olmaktadır. Bu durum toplum içinde farklı bakış açılarıyla ele alınır. Bir grup buna olumlu gözle bakarken, diğer bir grup bunu tamamen cinayet olarak nitelendirmektedir.
Kitabın ikinci bölümünde ise Ölüm, mekanın sahibi geri geldi diyerek faaliyetlerine yeniden başlar. Tabi bu sefer bir farkla. İnsanların yakınları, sevdikleri ile vedalaşabilmesi, işlerini halledebilmesi, hazırlanabilmesi için onlara eflatun renkli zarflarda mektuplar göndermektedir. Tabi ki insanlar ise buna pek sevinemiyorlar. Aslında bu kısımda artık ekonomik, politik, kültürel değerlendirmelerin sonuna gelinerek bundan sonrası tamamen Ölüm üzerinden ilerliyor. Açıkçası bu kısım bana birazcık sönük geldi.
Kısacası yazarın anlatımı ve yazım tarzı her ne kadar alışılmışın dışında olsa da bir zaman sonra alışıyor ve kitabın içerisinden çıkamıyorsunuz. Sizlerinde en kısa zamanda bu güzel eseri okumanızı tavsiye ediyorum.
Posted using Partiko iOS
Thank you so much for being an awesome Partiko user! You have received a 20.26% upvote from us for your 2030 Partiko Points! Together, let's change the world!
Thank you so much for being an awesome Partiko user! We have just given you a free upvote!
The more Partiko Points you have, the more likely you will get a free upvote from us! You can earn 30 Partiko Points for each post made using Partiko, and you can make 10 Points per comment.
One easy way to earn Partiko Point fast is to look at posts under the #introduceyourself tag and welcome new Steem users by commenting under their posts using Partiko!
If you have questions, don't feel hesitant to reach out to us by sending us a Partiko Message, or leaving a comment under our post!