Sevmek Zamanı ve La Jetée

in #tr6 years ago

sevmek zamanı.jpg la jetee 1.png

Uzun bir zaman sonra bu mecrada ilk kez yazıyorum. Epey yazı biriktirdim ve sizlerle paylaşmak isterim. Fransızların çok popüler bir filmi vardır, La Jetée. Bugün bu 28 dakikalık harika filmi ve Türkiye sınırları içerisinde çekilmiş bana göre en harika Türk filmi, Sevmek Zamanı filmini karşılaştırıp bir analiz yazısı yazmaya gayret ettim. Umarım beğenirsiniz.

Sinemanın tarihi biraz futbol tarihine benzer. Modern futbolu ilk İngilizler keşfetmiştir. Ancak futbolu Brezilyalılar, Almanlar hatta İspanyollar bir adım ileri götürmüşlerdir. Buna rağmen dünyanın en değerli ve en entellektüel ligi İngiltere Premiere Ligidir. Sinemada öyledir. Fransa'da doğmuştur ama Amerika'da popülerite kazanmıştır. Hollywood hikaye anlatımında uzay çağını yaşasa da, diyebiliriz ki, sinemanın hep bir adım ileri gitmesinde Fransız sineması etkili olmuştur. Bunun önemli örneklerinden biri “La Jetee” filmidir.

“La Jetee” 28 dakikalık bir kısa film gibi görünse de dünya sinemasını derinden etkilemiş bir başyapıttır. Chris Marker'ın 1962 yılında yazıp yönettiği La Jetee filmi, fotoğrafların diliyle, ufak tefek sinematografik tricklerle, izleyiciye başka dünyalar vaad ediyor. Öncelikle şunu söylemekte fayda var, bu film dünya sinemasına teknolojik olarak harika görüntüler veya muhteşem ses efektleri vaad etmiyor. Bu filmin özelliği adı üzerinde 'Experiemental Film'. Yani yenilikçi, farklı, özgün ... hikaye ve hikayeyi anlatış biçimi olağandışı! Yönetmen, o güne kadar denenmemiş bir tarz deniyor.

La-Jetee-images-890bd6f0-3f69-44bc-a360-f0c308be914.jpg

Luis Bunuel veya Fitzgerald'ın ütopik, deneysel filmleri vardı. Fakat onlar 35 mm. film kameralarla hareketli görüntüler elde edilerek çekilmişti. “La Jetee” ise bir karesi dışında, tamamen fotoğraflarla hazırlanmış bir yapım. Film 1962 yılında çekilmiş olmasına rağmen zaman ve mekan atlamalarından bahsediyor ki, bunlar Einstein'ın quantum fiziği ile alakalı şeyler. Günümüzde J.J Abrahams veya Christopher Nolan gibi yapımcı ve yönetmenlerin sık sık filmlerinde işledikleri bu konuyu, Chris Marker 'La Jetee' filmiyle 50 yıl önce anlatmıştı. Yönetmenin gazeteci, fotoğrafçı, belgeselci kimliği kısacası entellektüel birikiminin filmin üzerinde çok etkili olduğunu görüyoruz.

Peki, filmin bu kadar etkili olmasındaki etkenler nelerdir?

Film, etkisini, konusu ve anlatım biçiminden alıyor. Yönetmen fotoğrafın, an'ların gücünü kullanarak bir film yapmış. Aslında yönetmen bütün film boyunca bize adamın ölüm anında, gözlerinin önünden akıp geçen hayatının en güzel anlarını gösteriyordu. Buna ek olarak yönetmen, izleyiciyi 28 dakikada, ütopik bir konuya inandırıyor, üstelik bununla da kalmıyor, filmin içindeki kadın ve erkek karakterle özdeşim kurmamızı sağlıyor.
Bana göre filmdeki en etkileyici şeylerden biri filmin açılış sahnesindeki bizans dönemine ait hristiyan ilahisi, “Krestu Tvoemu”. Ki, zaten yönetmen filmin sonu ile ilgili bu ilahiyle bize bazı ipuçları veriyor.

Bir başka önemli detay kadının gözlerinin hareket ettiği an, filmin dönüm noktalarından bir tanesi. Kadın artık adam için bir 'an' olmaktan çıkıyor ve aşkla hayat buluyor! Birde müze sahnesi bana Nuh Tufanını hatırlattı. Belki de 'müze' bir liman, tufandan kurtulacak son çift; adam ve kadın ve ölüm ise bir gemi!

la jetee göz.gif

La Jetee İngilizce bir film olsaydı, izleyici üzerinde belki bu kadar etki bırakmazdı. Çünkü Fransızca bir kumaş olsaydı eminim kadife olurdu. İngilizce daha çok ipek gibi, kaygan. Voiceover'ın kadife sesi, Almanca fısıldaşmalar, seni yavaş yavaş filmin içine çekiyor. Nerede olduğunu anlamıyorsun, “neredeyim ben” diyorsun!

la jetee 2.jpg

Experiemental filmin en önemli özelliklerinden biridir, içinizde anlamlandıramadığınız, kelimelerle ifade edemediğiniz hisler bırakması. Film bitiminde mutlu musunuz, hüzünlendiniz mi diye kendinize sorsanız, “bilmiyorum” dersiniz. Filmin şüphesiz en önemli sahnesi sonunda saklı. Benim aklımda 3 kare kaldı, söylersem filmin sizin için bir esprisi kalmaz =) The End.

sevmek zmaanı 4.jpg

La Jetee kendisinden sonra çekilmiş birçok filme ilham kaynağı olmuştur. Bunlardan bir tanesi 1965 yılında Metin Erksan tarafından çekilmiş “Sevmek Zamanı” filmi. “Sevmek Zamanı” Türkiye şartlarını düşünürsek, 60'lı yıllarda, Türkiye'de çekilmiş 'Experiemental (Deneysel) Film' kategorisindeki en orijinal, özgün, farklı film. Çünkü o dönemde genellikle köy, şehir, ekonomik sıkıntılar ve aşk üzerine filmler çekilirken, Metin Erksan deyimi yerindeyse kalbur üstü harika bir felsefik, edebi film çekmiştir.

Film, Le Jetee'den farklı olarak 35 mm. kamera ile 1 saat 22 dakika uzunluğunda çekilmiştir. Her iki filmde siyah beyazdır. Sevmek Zamanı filminin en önemli sahnesi, kadın karakterin adama “beni sev, resmimi değil!” dediği sahnedir ki, adam unutulmaz şu tiradı atar ve belki de filmin sinopsisi niteliğindedir; ''Ben sana değil resmine aşık oldum! Duvardaki resmine baktım sevgiyle şefkatle doluydu gözlerin, sonra utandım kafamı çevirdim tekrar bakmaya cesaret edemedim, cesaretimi toplayıp tekrar baktığımda sen yine sevgi ve şefkatle bakıyordun bana, üstelik sakallarım uzamış ve elbiselerim kirliydi...''.

sevmek-zamanı5.jpg

Sevmek Zamanı filminin temelinde anlatılan aşk, doğu toplumlarındaki 'suret'e aşık olma felsefesidir, yani bedene değil de onun yansımasına, gölgesine aşık olmak... Filmde kadına değil de onun resmine duyulan aşk gibi. Aslında, Le Jetee filminde de aynı aşk var. Kadının kendisine değil de adamın zihninde kalan fotoğrafa, fotoğrafa duyulan aşk. Belki adam gerçek hayatta o kadınla karşılaşsaydı, kadın onu rededecekti! Biz adamın hayalindeki kadını izliyoruz. İki film bu anlamda çok benzer.

7 – 8 yıl önce bir televizyon kanalı için bir sinema programı hazırlarken, bir sinema yazarı bana Sevmek Zamanı filminin, o zamana göre farklı bir konusu olduğu için, bir film dağıtımcısı bulamadığını ve gösterime giremediğini anlatmıştı. Bu da experiemental filmin kaderidir!

Sevmek Zamanı filminin sinematografisi en az Le Jetee filmi kadar başarılıdır. Çok güçlü tasvirler, resimler var. Backround'ta İstanbul silueti, ön planda obsesif bir erkek karakter ve karşısında protogonist zengin adam ve arada gerçek aşkı arayan kadın. Bu çok klişe fikri yönetmen ufak tricklerle deneysel, felsefik bir film haline getiriyor.
Öyle düşünüyorum ki, Metin Erksan, Sevmek Zamanı filmindeki kadın karakterin iskeledeki, yakın yüz planlarıyla, Le Jetee'ya, Chris Marker'a selam göndermiş çünkü neredeyse aynı sahneler.

sevmek zamanı 2.jpg

Sevmek Zamanı filminin müzikleri daha yöresel ve Türk motifleriyle işlenmiştir. Müzikler La Jetee'ye göre daha orjinaldir.
Sonuç olarak birisi dünya sinemasını derinden etkilemiş bir film, diğeri ise Türkiye sınırları içerisinde kalmış, hedef kitleye ulaştırılamamış ama bugünlerde farklı ülke sinemalarında övgüyle bahsedilmeye başlanan bi film. İkisi de sinemaya yenilikler kazandırmış, farklı anlatım dilleriyle genel izleyiciye olmasa da özel bir izleyici kitlesine sahip olmuşlardır. Her zaman dediğim gibi sinema subjektif bir sanattır. İyi film yoktur, sevdiğimiz, özdeşim kurduğumuz filmler vardır.

Sort:  

Çok güzel bir yazıyla geri dönmüşsünüz. Yeniden uzaklaşmamanız dileğiyle.

Posted using Partiko Android

Teşekkür ederim. Devamı gelir inşallah :)

İyi film yoktur, sevdiğimiz, özdeşim kurduğumuz filmler vardır.

Aynen insan ruhuna hitap eden içinde kendimi bulduğum filmleri seviyorum

Steemite yeniden hoş geldiniz:)

Teşekkürler, filmler bazen bizi ulaşamadığımız hayallerin kahramanları yapar :)

Merhabalar. :)

Gayret demişsiniz de sanki pek bir gayrete ihtiyacınız olmadan; yazmak doğal yeteneğinizmiş gibi yazmışsınız. Tebrik ederim.

Yalnız görsellerin kaynağını belirtseydiniz iyi olacaktı. Ayrıca #edebiyat etiketini kullanırsanız görmemiz daha kolay olur.

Sevgiler.

İnce iltifatlarınız için teşekkür ederim. Açıkcası plagiarism konusunda hassasımdır. Bu fotoğraflar filmlerden alınmış screenshot'ların bir bütünü. Tabi yine de kaynak belirtmekte fayda var.

İki filmi de daha önce izlememiştim. Sayenizde bilgi edinmiş oldum. İzlemek için bir köşeye kaydettim. Teşekkür ederim paylaşımınız için. :)

Teşekkür ederim. İki filmde çok ilginç ve ufuk açıcı. Özellikle Sevmek Zamanı filminin sondtrackleri harikadır.

Hello @outofstandarts, thank you for sharing this creative work! We just stopped by to say that you've been upvoted by the @creativecrypto magazine. The Creative Crypto is all about art on the blockchain and learning from creatives like you. Looking forward to crossing paths again soon. Steem on!