Psikoloji ve Edebiyat - "Sabahattin Ali" - Türk Yazarların Hayatlarının Kuramsallaştırılması (Bölüm 2)

in #tr7 years ago

Bağlanma Görüşü

" Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazan hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim. "

Sabahattin Ali, insanların gelişimlerini etkileyecek olumsuz olaylarla karşılaşmadıkları sürece güven içerisinde yaşayabileceğini düşünmektedir. Çocukluğunda ailesinde sorunlar olduğunu görmüş, ailesi ile güvenli bir ilişki kuramamıştır. Almanya’da öğrenimini sürdürdüğü yıllarda annesine az sayıda mektup yazması da bunun göstergesidir.

Bir insandan hoşlandığımızda ve karşı taraf da bize aynı şekilde tepki gösterdiğinde iki kişi arasında karşılıklı güven oluşur. Bu güven, dürüst olunduğu sürece zedelenmez. Ancak kişiler birbirleriyle çıkar amacıyla beraber olursa arada güvensizlik olur.
Dürüst ve güvenilir ilişkilerde bulunduğumuz kişilere bağlanırız.

Bağlandığımız kişi için geçmişimizi silebilir, kendimizi olumlu yönde değiştirmek için çaba harcayabiliriz. Burada bahsettiğimiz olumlu yönde değişim insanın olduğundan farklı bir hal alması değil, kişinin kendinde fark ettiği ve hoşlanmadığı yönlerini karşısındaki insan için değiştirmeye çalışmasıdır.

Bağlanılan kişinin kaybı danışanda anlamsızlık duygularının gelişmesine, depresyon, umutsuzluk gibi durumlarla karşılaşmasına neden olabilir. Hayatı akışına bırakmaya çalışan birey, gittikçe daha güçsüz bir hale gelir ve sonunda intiharı düşünebilir.

Capture.JPG


Terapötik Amaçlar ve Süreç

Bu mahluk, anlaşılmak, sevilmek ve bahtiyar edilmek için yaratılmıştır.
Sabahattin Ali’nin terapisinde temel amaç, kişinin çevresindekilerle uyum içerisinde yaşayıp mutlu bir hayata sahip olabilmesini sağlamaktır.

Çevre ile uyum içerisinde yaşamak için de kişinin öncelikle kendisiyle barışık olması ve içsel sorunlarının bulunmaması gerekir. Bu nedenle terapötik süreç, bireyin geçmişinde bulunan olumsuz olayların ortadan kaldırılmasını da hedefler. Olumsuz olaylar ortadan kaldırıldıktan sonra içsel huzuruna karışacak olan danışan, çevresine de olumlu hislerini aktaracaktır ve aktardığı olumlu duygulanımları karşı taraftan da görecektir. Hem içsel hem dışsal huzura sahip olan danışanlar, mutlu bir hayata sahip olacaktır.

Danışanlara hasta gözüyle bakılmaz. Her insan zaman zaman olumsuz yaşantılar geçirebilir ve bunların etkisini hissedebilir. Önemli olan etkilerin bir an önce giderilmesi ve hayata sağlıklı bir şekilde devam edilebilmesidir.
Amaç danışana akıl vermek ve yorumda bulunmak değildir. Danışanı ikna etmeye yönelik bir tutum içerisine girilmez. Süreç boyunca danışan koşulsuz kabul edilerek dinlenilmelidir.

Muhakkak ki, bütün insanların birer ruhu vardı ama birçoğu bunun farkında değildi.
Kendi içsel gerçekliğine ulaşmak için çaba sarf eden kişiler bir süre sonra başarısız olacağını düşünebilir. İnsan sürekli olarak gelişen bir varlıktır ve içsel yolculuğu hiçbir zaman sona ulaşmaz.

Bütün danışanlar terapiye istekli gelecek diye bir koşul yoktur. Danışanlar kendi istekleri dışında terapiye gitmek zorunda bırakılmış olunabilir. Bu kişiler terapisti görmek istemeyebilir. Bu durumda terapist, kendisini yeterince tanıtmalı ve terapi sürecini danışana detaylı bir şekilde anlatmalıdır. En önemli nokta danışan ve danışman arasında güvenin sağlanmasıdır.

Images: Pixabay.com