Ben anneliği deneme, yanılma yolu ile öğrendim. Otuzundan sonra anne olunca, çok titizlendim ancak ne kadar titizlendim ise o kadar çok hata yaptım. Çocuk yetiştirirken kuşak farkı elbette var ama bazı genel kabul görmüş kurallar hangi kuşakta olursa olsun değişmez.
Bunlardan bir tanesi de çocuğa inanmak! Büyükler boşuna dememişler çocuk yalan söylemez diye.
Bu konuda en büyük şoku ve doğru yolu bulmayı kızım 2. Sınıfa başladığı yıl anladım. Benim için çok acı bir deneyim oldu, şuanda yazarken bile içim acıyor.
Okul açılalı henüz bir iki hafta olmuştu. Sınıfta olağan sınıf başkanı seçimi yapılmış. O gün Tan’nın annesi ile okula gidecektik. Bir takım sorunlarımız vardı onları çözmek için. Özel okul velisiyiz ya her şeye hakkımız var, çocuklarımız en özel muameleyi görmeli mantığı ile okulun yolunu tuttuk. Arkadaşım benden önce gitmiş okula sınıf öğretmeni ile karşılaşmış ve sınıf öğretmeni o gün yapılan başkanlık seçimini anlatmış. Ilgın ve Tan’da aday olmuş başkanlığa, Tan bütün oyları silmiş süpürmüş, harika bir çocuk olduğu için bütün arkadaşları tarafından çok seviliyormuş. Ve eklemiş öğretmen her hangi bir çocuk olsa idi çok şaşırırdım bu kadar çok sevilmesine ama söz konusu Tan olunca hiç şaşırmadım. Tan olağanüstü bir çocuk, çok şanslıyım benim öğrencim olduğu için demiş. Bunlar benim şuanda aklımda kalan övgüler, bir çocuk için söylenmesi gereken ne kadar övgü varsa hepsi yapılmış.
Tan adına sevindim, kendi kızımın sevilmemesine üzüldüm. Neden sevilmiyor diye düşümdüm tabi ki?
Okulda müdür ile görüşüp beklentilerimizi dile getirdik. Müdürde hepsine gayet olumlu cevaplar verdi ve ilgileneceğini söyledi.
Eve gelince Ilgın’ a başkanlık seçimini sordum. Sınıfta bir başkanlık seçimi yapılmıştı. Aday olan çocuklar tek tek kalkıyordu, ona oy verenler parmak kaldırarak oylama yapıyordu onun için, her çocuk birden fazla oy kullanıyordu. Ilgın 16 oy almıştı, 3 çocuk 18’er oy alarak eşit olmuştu ve pazartesi günü üç çocuk arasında seçim yapılacaktı. Ancak Tan en çok oy alanlar arasında yoktu. En çok oy alanları tekrar sordum, aynı isimleri söyledi. Emin olmak için Tan’ı özellikle sordum ve Tan 17 oy alıp elenmişti.
Ertesi gün çocukları sinemaya götürmek için sınıftan sekiz dokuz veli buluştuk. Çocuklar sinemada iken bizlerde çocuklarımızı övmeye devam ettik. Hiç kimse başkanlık seçiminden bahsetmedi Tan’nın annesi dahil olmak üzere.
Sinema sonrası Tan ve Ilgın oynasın diye bize geldik. Ben hala Ilgın’ a inanmadığım için, başkanlık seçiminden dolayı Tan’ı tebrik etmesini istedim. Ilgın “Tan en çok oyu almadı ki, neden tebrik edeyim” dedi. Tan’nın annesi ile göz göze geldik. “Ben Tan’nın en çok oy aldığını duymuştum kızım” dedim. “Sen yanlış duymuşsun anne” dedi. Tan ve Tan’nın annesi sessiz kaldı ve hemen arkasından kalkıp gittiler.
Bir saat sonra Tan’nın annesi beni aradı ve Tan’nın çok üzgün olduğunu, bir saattir ağladığını, Ilgın’nın yalan söylediğini söylemiş.
Bende peki, o zaman Tan neden itiraz etmedi Ilgın’ a dedim. Tan çok duyarlı bir çocuk olduğu için Ilgın’ı bozmak istemediği için sessiz kaldığını dile getirdi. Ilgın’nın yalan söylediğini, Tan’ı kıskandığını ve daha bir sürü şey konuştu sonraki konuşmaların hiç birini hatırlamıyorum.
Çocuğum gözüme baka baka yalan söylüyordu, üstelik kıskançtı.
Telefonu kapatıp, Ilgın’nın yanına gittim. Neden yalan söylüyorsun diye bağırdım. Yalan söylemiyorum dedik çe ben daha çok kızdım ve hemen gidip yatmasını söyledim. O gece Ilgın ağlaya ağlaya uyudu. O ağladıkça ben daha çok sinirlendim.
Bir koca hafta sonunu çocuğa da kendime de zehir ettim. Pazartesi günü başkanlık seçimi yapılmış ve diğer üç çocuktan biri başkan seçilmiş.
Akşam Ilgın kimin başkan seçildiğini söyledi ve “anne bak yalan söylemiyorum, istersen öğretmene sor” dedi. İnanmıştım Ilgın doğru söylüyordu gözlerinden ve sesinden doğru söylediği anlaşılıyordu.
Bir iki gün sonra, başka bir olayı anlatırken “anne ben yalan söylemiyorum” dedi ve gözlerinden sicim gibi yaşlar akmaya başladı. “Ben yalancı değilim” diye hıçkıra hıçkıra ağladı.
Evet kızım yalan söylemiyordu. Söylemesi çok zor ama koskoca kadın söylüyordu. Ama ben kızımı “yalancı diye” etiketlemiştim.
Kızımdan özürler diledim, çok üzgün olduğumu dile getirdim. Ancak zehir olan o hafta sonunu düzeltemezdim artık. Her hatırladığımda içim acıyor.
Canım kızım, sana güveniyorum ve söylediğin her şeye inanıyorum. Seni koşulsuz seviyorum bebeğim.
ah içim acıdı, ama bir annenin kızından özür dilemesi ne büyük tatlılıktır. asla böyle bir annem olmadı, Ilgın'a gıpta ettim.
yeri gelince özür dilemesini bilmemiz gerek :)teşekkür ederim
Gerçekten sonuna kadar merakla okudum. Mükemmel olmak tabi ki imkansız, ama hatalarımızdan dönebiliyor ve hatta özür dileyebiliyorsak bu başlı başına mükemmel bir şey. Hep böyle harika bir anne kız ilişkinizin olması dileğiyle. :)
çok teşekkür ederim yorumunuz için :)