Adalet kavramını uzun uzun anlatmak yerine bir deneyden bahsetmek istiyorum. Bu deneyin amacı kişiler için adaletin mi yoksa kişisel çıkarların mı önemli olduğunu saptamak.
Deneyde birbirini tanımayan iki kişi aynı odaya alınıyor. Kura çekilerek ikisinden birine 10.000 TL para veriliyor. Parayı alan kişi -siz ya da diğeri- kuradan çıkan parayı arzu ettiği oranda bölüştürüyor. Parayı verdiğiniz kişi gönlünüzden kopan oranı kabul ederse deney bitiyor, kabul etmez ise her iki taraf da parayı alamıyor.
Örneği açarsak, paranın size çıktığını düşünün. 10.000 TL parayı nasıl bölüştüreceksiniz? Kendinize büyük bir bölümünü alıp karşınızdakine kabul edeceğini düşündüğünüz küçük bir miktarı mı vereceksiniz yoksa yarı yarıya mı bölüştüreceksiniz? Böyle bir durumda aslan payını siz aldığınızda, karşınızdaki daha az olan miktarı kabul eder mi? Kabul etmez ise ikinizin de para alamayacağını bildiğiniz için ne kadar fazla alırsanız karşınızdakinin kabul edeceğini mi düşünürsünüz?
Burada yapılacak en doğru seçim hangisi olur? Tam tersi olursa yani siz bölüştüren değil de karşı taraf olsanız hangi oranı adil bulurdunuz? Diyelim ki karşı taraf 1.000 TL önerse siz 1.000,-TL hiç olmamasından daha iyidir diye kabul mü ederseniz ya da itiraz ederek karşınızdaki insanın 9.000 TL almasını da engeller misiniz?
Bu hangi tarafta durduğunuz ile alakaladır. Eğer akılcı bir mantık güderseniz, "hiç çaba sarf etmeden gelen para hiç yoktan iyidir" diye düşünebilirsiniz. Bu normal bir davranış biçimidir. İnsan doğası gereği kendi çıkarlarını düşünen bir canlıdır. Böyle bir durumda akılcı karar havadan gelen parayı kabul etmesidir.
Fakat yapılan deneylerin bir çoğunun sonucu, insanın akılcı davranması ile sonuçlanmadı. Dünyanın birçok yerinde yapılan bu deneylerde, kültürel farklılıklara rağmen hemen her seferinde, paylaşım yüzde ellinin uzağında olduğu zaman insanlar bölüşümü reddettiler. Kendilerine düşen parayı almak yerine paylaşımı adil yapmayan kişiyi cezalandırmayı tercih ettiler. Yani onun da parayı almasını engellediler. Gelir seviyesinin çok düşük olduğu ülkelerde dahi insanlar, kendilerine düşen pay bir kaç aylık gelirlerine denk düşmesine rağmen paylaşılan miktar adil olmadığından dolayı bunu
reddettiler.
Yani gelir seviyeleri ne olursa olsun insanlar adaletsizlik istemiyorlardı. Peki, bilimsel teorilerin bize öğrettiği kendi çıkarını düşünen akılcı insana ne olmuştu? İnsanlar durup dururken kazandıkları paraları neden reddediyorlardı? Adalet kişisel çıkardan daha üstün bir değer miydi?
Bilim her ne kadar insanların kendi çıkarları doğrultusunda gerçekçi kararlar aldığını savunsa da aslında insanların kendi çıkarlarından daha önemli olan adalet duygusuyla karar aldıkları ortaya çıkmış oldu.
Bizler için sistemin işleyişinin adil olması, sonucun adil olmasından daha fazla önem taşır. Bazen elde ettiklerimizi hiç beğenmesek de sürecin adil işlediğine inanmamız halinde, sonucu her ne olursa olsun kabul ederiz.
Tek amacımız ve en önemli amacımız onun içindir ki adil muamele görmek, adil davranacağından emin olduğumuz yönetimlerin parçası olmak. Adalet, yaşamımız boyunca bize kılavuzluk edecek olan bir değerdir. Ve bunun için çaba sarf etmeliyiz.
Toplum olarak yaşadığımız bütün sorunların kökeninde adalete olan inançta eksiklik var. Bu eksikliği tamamlamadığımız sürece adaletin yerini kişisel çıkarlar alacaktır. Ve bu da kaosa sebep olacak toplum yapısını oluşturacaktır.
Kuşadası Küratör Ekibi olarak her gün yazılar seçiyoruz ve bunlara oy veriliyor. Daha fazla bilgi için @try-market in yayınladığı rapora bakabilirsiniz :)
Ayrıca discord kanalımıza davetlisiniz, gelmeyeceğinizi söylemişsiniz ama bekleriz yine de. Oraya gelip sohbet edebilir, soru sorabilir ve gönderilerinizi paylaşabilirsiniz :)
Aynı deneyi bir de 1 milyon dolar ile denesinler. 100.000 doları reddedecekler mi baksınlar. Sandığın kadar güçlü değil bu duygu.
Tabi bu benim görüşüm. Yanlış düşünüyorsun gibi bir iddiam yok.
Parasal miktarın çok olması Adalete olan inançta bir eksilmeye sebep oluyor ise, Gerçek bir Adalet inancından bahsetmek yersiz olacaktır. Dolayısı ile Adalet miktarsal ve/veya rakamların üzerinde bir kavramdır. Bu örnekte vurgulanmak istenen de budur.
Görüşünüzü paylaştığınız için çok teşekkür ederim.