Ben İstanbul’da betonların arasında yuva kurmuş gün yoksunu, stres sahibi, daima agresif bir biriyim. Her insanda olduğu gibi benim de bir anneannem ve dedem var. Sakarya’nın bir köyünde yaşamaktalar. Arada hafta sonları, genelde de yazları onları ihmal etmemeye çalışır ve ziyaretlerine giderim. Orası daima bana yaz kış iyi gelmiştir tabi ki bunun etkenlerinin arasında özlediğim insanlara kavuşmak da var fakat benim asıl nedenim biraz daha başka bir neden olmuştur.
Anneannem çiçek hastasıdır ve çiçeklere bakmayı, onları sulamayı çok sever. Biz onun torunuysak onlar da evlatlarıdır. Bahçesinde rengarenk, mis gibi kokan çiçekleri bulunmaktadır. Oraya gittiğimde her akşam çekerim hortumu tek tek ellerimle severek onları sularım. Ve o işi sevgiyle yaptığınızda da onların bir güne nasıl bir değişim içine girdiklerini görebilirsiniz. Çünkü o kadar narinlerdir ki fazla dokunmaya gelmez fakat uzaktan sevildiklerini de anlayacak kapasitededirler.
Çiçek sevgisi bambaşka bir şeydir. Topraktan gelir, suyla beslenir ve tamamen soyut bir şekilde onlarla anlaşılır. Şehrin stresinden uzak yemyeşil olan bu yerde insan yorulmak nedir bilmediği için canım sıkıldığında çiçek ektiğim bile oluyor. Betonların arasında boğulmak mı yoksa burada doğadan yana bir insan olarak yaşamak mı sorularının arasında düşünmek bile bana saçma geliyor. Tabi imkanlar el vermediği için de her zaman böylesini istemek de saçma oluyor. İstanbul’da da olabildiğince balkonumda saksılarımda çiçek yetiştiriyorum. İstanbul’lu çiçekler olsa da aynı sinerjiyi onlarda da tadıyorum. Çiçeğe anne-baba oluyor, çiçeklerle çiçek oluyorum.
Very nice picture i like owers :) upvoted and follow your account, have a nice day, greetings from Hungary! Take a look at y giveaway posts if you like: https://steemit.com/giveaway/@attilaloe/the-collection-of-all-of-my-sbd-giveaway
thank you ::)
betonla beton olmak :)
evet bazen betonlaşabiliyoruz :)