Bu gün anne , anneler , annelik kavramları hakkında yazmak istediğime karar verdim.
Sözlük anlamı çocuğu olan kadın , ana. Anlamına geliyor
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Klinik Psikolog Dr. Ayşe Bombacı, annelik sevgisini benzersiz kılan bilimsel özelliklere dikkat çekiyor. Bombacı, “Anne sevgisinin oluşumu hamilelikle birlikte başlıyor. Bu dönemde yaşanan önemli hormonal değişimler anneyi, doğumdan sonra bebeğine bağlanıp onu koruması için hazırlıyor. Sevgi ve bağlanma hormonu olarak bilinen oksitosin hormonunun seviyesi hamilelikle birlikte yükseliyor. Böylelikle bir anne adayı, bebeğine olan bağını henüz daha ona hamileyken güçlendiriyor. Onunla konuşarak, göbeğini severek, ona kendi sevdiği bir ninniyi söyleyerek aralarında bağ oluşmaya başlıyor” diyor.
Bu hormonlardan bir kaçı da şu şekilde sıralanmış;
ENDORFİN HORMONU
Bağlanmada etkili olan diğer bir hormonun ise doğum sancılarının arttığı son evrede salgılanan endorfin hormonu olduğunu anlatan Bombacı, “Endorfin, insan bedeninin doğal olarak ürettiği bir ağrı kesicidir ve morfin gibi sakinleştirici etki yaparak doğumu kolaylaştırır. Çocuk dünyaya geldiğinde yaşanan sancılar bir anda unutulur, çünkü endorfin hormonunun seviyesi doğumdan sonraki ilk saatlerde hâlâ yüksektir. Anne, doğumdan sonra bebeğini kucağına aldığında, ona dokunarak iletişim kurduğunda ve emzirmeye başladığında bağlanma ve sevgi hormonu olan oksitosin de yüksek seviyede salgılanmaya devam eder” diyor.
ANNELERİN GÜÇLÜ ALGISI
Ancak araştırmalar, tek başına hormonların anne sevgisinin oluşmasında yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Bombacı: “Bağlanmayla birlikte güçlenen anne sevgisi, duygusal ve fiziksel yardıma muhtaç olarak dünyaya gelmiş bir bebeğin bütün ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli koşulları sağlıyor. Fakat bu duygunun gelişmesi için anne-bebek arasındaki iletişim ile bedensel dokunsal bağlanmanın sağlanması gerekiyor. Anne sevgisini benzersiz kılan diğer bir özellik ise bu sevgi sayesinde annelerin algılarının daha güçlü ve keskin olması. Örneğin, bir anne, gece uykusundayken bile bebeğinin en ufak bir kıpırtısında uyanır ve onun ihtiyacını karşılar. Bir kadın için çocuk sahibi olmak ve anne sevgisini yaşamak, bağımlılık yaratan bir ödül etkisindedir”.
Yapılan araştırmalara göre; içgüdü sadece hayvanlarda bulunmakta, insanlarda ise irade söz konusu olduğu için içgüdü yerine dürtüler yer almaktadır. Buradan yol çıkarak sanılanın aksine insanlardaki ‘annelik’ kavramının bir içgüdü değil, öğrenilmiş bir davranış olduğunu söyleyebiliriz. Fakat annelik kavramının bir seçim olması yanında ona etki eden hormonsal ve duygusal etkenlerden de söz edebiliriz.
SOSYAL ETKİLEŞİMİN ROLÜ
İnsanlarda annelik bir içgüdüdür dersek; tüm kadınların içinde annelik duygusu olduğunu ve içgüdüsel olarak tüm kadınların doğurmak zorunda olduğunu söylemiş oluruz. Oysa dünyada çocuk yapmayı tercih etmeyen bir sürü kadın vardır. Bunun dışında çocuk dünyaya getirip çocuğuna bakamayan ya da terk eden bir sürü kadın vardır. Eğer içgüdüsel bir annelikten bahsedecek olsaydık tüm kadınların doğum yapmasını ve aynı şekilde her kadının çocuğuna aynı annelik duygusuyla bakmasını beklememiz gerekirdi. Bu durumda annelik duygusu bir içgüdü değil bir dürtüdür diyebiliriz.
Sosyal etkileşim, toplum içindeki beklentiler, eşin beklentisi, ailelerin beklentisi, çevredeki çocuk sahibi olan aileler ve kendini bir varlığa adama hissi annelik bilincinin oluşmasında rol oynar. Bir kadının hayatının çoğu anında anne olma ve çocuk yetiştirme kavramları geçmiştir ve kadın çocukluğundan itibaren, oynadığı evcilik oyununda bile kendini bir gün anne olacağına psikolojik olarak hazırlar. Bunun nedeni çocuğun o yaşta annelik içgüdüsü olması değil, annesini kendine model alması ve oyunlarında onu taklit etmesidir.
Ne güzel iyi güzel hoş fakat bu annelik sürecini sadece 9 ay sürdüğü anlamını taşımıyor tabiki .Evet bazı şeyler anne karnında başlayıp doğumdan sonrasının önemi anlatıyor peki ya sonrası ?Bu çocuğun yürümesi , konuşmaya başlaması evde verilen eğitim , okul çağı , ergenliği , arkadaşlarla olan sıkıntısı bu dönemlerde de yanında olmak gerekiyor. sonra iş hayatına atılması bir hayat arkadaşı edinmesi onunla bir yola girmesindede büyük rol ve önemli bir yer sağlayıp yanında olmak gerekiyor . Koşulsuz bir sevginin sonsuzluğu , insanın mantığı kolay kolay almıyor doğru . Belki onlarında bizden sıkıldığı bunaldığı zamanlar oluyordur inanıyorum . Ama o senin canından bir parça , kanın , canın kaç yaşına gelirse gelsin
ne kadar hata yaparsa yapsın , doğru yolu göstermek yanında olduğunu hissettirmek lazım .
Kendimden örnek veriyorum şuan bir erkek arkadaşım var . Kendisiyle kan bağım yok , kötü mana da söylemiyorum ama hani bir tabir vardır ya el alem denir . Ama ona duyduğum aşk ve sevgi onu benim gözümde küçücük bir çocuğa dönüştürüyor kendisi otuz yaşında olsa bile , çıplak ayakla yere basmasını istemiyorum . Yiyip içtiklerine dikkat etmesini istiyorum . Ben ondan ayrı bir yerde yemek yerken acaba o ne yedi diye düşünürken iştahım kapanıyorsa eğer ki bu insanı ben doğurmadım . Onu her kötülükten koruyup kollamak onun için en iyisini istemek içimde bir şelale gibi akıyorsa. Annelik bunun 100 katıdır diye tahmin ediyorum.
Ama etrafımda , haberler de , arkadaş çevremde gördüğüm şeylere , yaşanmışlıklara bakıyorum ve nutkum tutuluyor . sırf anneler için demiyorum babalıkta çok farklı . Ama bunlar nasıl anne nasıl baba dediğim çok oluyor . Hele ki haberlerde karşılaştığım kendi çocuğunu öldürdü , boğdu , kesti , sokağa attı manşetlerini görmek beni dehşete sürüklüyor. bunlar insan değil canavar. Annelik doğamızda var ise ve babalık sonradan öğreniliyorsa . Bu insanlar uzaydan mı geliyor? demekki annelikte öğrenilen hatta yaşanamayan bir kavram düşüncesini aklıma getiriyor.
copy/paste yapmayın, özgün içerik üretin.
Hi! I am a robot. I just upvoted you! I found similar content that readers might be interested in:
https://www.paradurumu.com/aile/annelik-duygusunun-benzersiz-olmasinin-bilimsel-nedeni-haberi-3060