Değerli okur, beşinci bölümümüzde Ahmet Mithat Efendi'yi yad etmek istedim. Değerli yazarımız, yazmış olduğu romanlarda romanın akışını keserek okuyucuya uzun uzun bilgiler verir. O zamanlar efendimizin sığınacağı postmodern bir liman olmadığı için bu bir roman kusurudur. Romancı eserde kendini gizlemek zorundadır. Postmodern roman anlayışında ise bu bir kusur değil tekniktir. Yazar kendini gizlemez. Hatta bizzat romanın içinde yaşar. Okuyucu, romancı ve roman karakterleri iç içedir. Ben de postmodern limanına sığınarak romanda, 3000 yılındaki yönetim biçimi hakkında biraz bilgi vermek istedim. Af buyurun.
Görsel Kaynağı
Okurum o dönemde dünya demokrasinin en zirvesindeydi. Dünya tamamen demokrasiyle yönetiliyordu. Dünya diyorum, çünkü ülkeler hemen hemen bugünkü il statüsünde kalmıştı. Neredeyse tüm insanlar kendilerini Dünya milletinden görüyordu. Aşkın varlığın: "Allah dileseydi sizi tek bir millet yapardı. Ama tercihi size bıraktı. Kuşkusuz O sapmak isteyeni saptırır doğru yola ulaşmak isteyeni doğru yola iletir." sözü üzerine -dünya büyüktü- insanlar ayrı ayrı kavimler olarak yaşıyorlardı. Ve bu ilkel yaşam biçiminde insanlar kabileler halinde yaşıyordu. Her kabile ayrı bir devletti. Diğer kabilelere üstün gelmek için savaşlar yapılıyordu. Sonra bu kabileler birleşti ve topraklarını il eyledi. Şehir devletleri kuruldu. Şehirler devlet statüsüne yükseldi. Şehir devletleri de kan dökmeye üstün gelme çabası içerisine girdi. Uzun süre kan döküldü. Sonra şehirler birleşti ülkeler kuruldu. Koskoca imparatorluklarda krallar padişahlar hüküm sürdü. Ekmek yoktu pasta yediler. Fransız ihtilali ve onun etkileri, parçaladı imparatorlukları. İki ayrı cihan harbi, katledilen insanlar, derken 21. yy yönetim biçimi... Daha barışçıl ama her bir devlette ayrı bir rekabet. Ders aldılar tarihten. Zayıf olursak yok oluruz. Gizli, açık silahlandılar. Nükleer başlıklar taktılar. Gövde gösterisi yaptılar. Ama bir dönem kimse kimsenin topraklarına göz dikmedi. Misak-i Milliye sınırları içerisinde barış içerisinde yaşadılar. Gelişen teknoloji, artan refah düzeyi, çoğalan insan nüfusu, yükselen denizler, küçülen kara parçaları... Çok üzgünüm. 3. dünya savaşı patlak verdi. İnsanlık yok olma tehlikesi ile karşı karşıya geldi. Zayıf devletler yıkıldı. Hayata kalmayı başaran ülke sayısı 50 ye kadar indi. Topraklar bir kez daha paylaşıldı, parsel parsel... O melek yanılmamıştı, yer yüzünde bir kez daha kan döküldü. Gizli yapılanmalar gün yüzüne çıkmıştı. Fikirleri meydanda. Yeni bir dünya savaşının önüne geçmek için barışçıl söylemlerini dile getiriyorlardı. Tek bir dünya devleti kurmak istiyorlardı. Ama tanrı insanları ayrı ayrı milletlere bölmüştü. Başaramadılar. Bir fikir adamı çıktı. Dünya kardeşliği dedi. Mantıklıydı söylemleri. Ve kalan devletler de bunu destekledi. Ortak bir karar aldılar. Tüm ülkeler bu sözleşmeyi e-devlet sistemlerinden tüm vatandaşlarına imzalatmayı zorunlu kıldı. Milletler Arası Barış Sözleşmesine dijital imzalar atıldı. Dünya nüfusu kadar imzaya sahip ilk ve tek antlaşma olarak bu sözleşme tarihe geçti. 30. yüzyılda her doğan çocuk 18. yaşına geldiğinde bu sözleşmeyi imzalamakla yükümlü oldu. Ama buna rağmen dört ülke bu antlaşmaya sıcak bakmıyor 23. yy politikasını gizliden gizliye yürütüyorlardı. Amaçları tek bir dünya düzeni kurmak ve dünyaya hakim olmaktı. Bu düşünce 30. yy'da hala dünya barışını tehdit etmeye devam ediyor. Ama kendilerinin dahil imzaladığı o dünya nüfusu kadar imzaya sahip sözleşmeye kafa tutmak hiç de kolay bir şey değil. Bu sözleşmeye göre:
- Bölüm
a. Irkçılık yapmayacağım.
b. Hiç kimseyi öldürmeyeceğim.
c. Dünya üzerindeki tüm canlılara saygılı olacağım. - Bölüm
a. Ülkeler demokrasi ile yönetilecek
b. Dünya demokrasi ile yönetilecek
c. Dünya üzerindeki kaynaklar eşit olarak paylaşılacak.
d. Hiç bir devlet hiç bir devletin toprağına göz dikmeyecek.
e. Denizler üzerine yapılan yüzen şehirlere nüfus sorunu yaşayan ülkeler vatandaşlarını yerleştirebilecek. Ama bu şehirlere yerleştirme zorunlu göç olarak yapılmayacak. Gönüllü olanlar bu şehirlerde yaşayacak.
f. Atlas Okyanusu üzerinde yapay bir adada oluşturulan Dünya Milletleri Meclisi, dünyadaki yönetimde söz sahibi olacak. Barışı ve demokrasiyi koruyacak. Bu meclise her ülke seçimle belirlenen 100 Ülke Vekilini gönderecek.
Evet değerli dostlar. 2 Bölüm 9 maddeden oluşan kısa ve öz bu sözleşme ile insanlar şimdilik 30. yy'da barış içinde yaşıyorlar.
5. Bölüm Sonu
1.Bölüm 2.Bölüm 3.Bölüm 4.Bölüm
şu an onun bir romanını okurken denk geldim bu satırlarınıza.. şahane bir konu olmasına rağmen bir kitap okuyucuyu nasıl sıkabilir'in dersi niteliğinde bir eser okuyorum.
imkanım olsaydı kitabın üçte birini atardım:/
sizin romanınızda başarılar dilerim, yalnız biraz görünüme dikkat edip en azından paragraflara bölseniz okumak daha kolay olabilirdi.
denk gelmiş :) Teşekkür ederim.