Çok yanlış düşünmüş olmalıyım. Allah'ım ne kadar da ön yargılı bir insanım. En yakın arkadaşım değil miydi Rahmi? Ne diye böyle bir tavır takındım ki? Senin desteğine ihtiyacım vardı dostum. Beni bu zamana kadar senin kadar kimse anlamadı ki? Sen diğerleri gibi olmadın hiçbir zaman. Beni yine anlayacağını biliyorum. Seninle konuşacağım eski dostum. Lütfen benimle de Mehmet Ç. ile alay ettiğin gibi alay etme. En azından ben böyle umuyorum. Tavrıma takılmadığın için sana nasıl teşekkür ederim. Benim o tavrımdan sonra bana böyle bir görüşme teklifinde bulundun. Biraz da sana karşı mahcup hissetmiyor değilim. Yanına gelince sana mahcubiyetimi nasıl ifa edeceğim. Önce bir merhaba der sonra direk konuya girer ve senden özür dilerim. Yok yok biraz hislerini sezimler ona göre davranırım. Bana kırıldın mı, eğer kırıldıysan ne kadar kırıldın. Bilmiyorum ki? Çok da kırılmadın ya da hiç tavrıma takılmadın. Belki ben kuruntular kuruyorum. Ama yine de sana karşı mahcubum. Ne diye öyle bir davranışta bulundum ki? İnan ben de bilmiyorum. Sakin olmalıyım. Derin derin derin nefes al Tahir? Sakin ol! O senin arkadaşın. Bak küsmemiş işte. Seni yanına çağırdı. İyi ama neden Müzeye davet etti. Bir kafe'ye de gidebilirdik. Bir acı kahve hiç de fena olmazdı. Aman neyse çağırdı ya. Acaba gitmesem mi? Çok mu ayıp ettim. Gitmesem bu ayıbımı kaça katlarım. Durun yine kavga etmeyin. Bu iç sesim beni öldürecek. Yada seslerim. Sanki içimde iki ayrı karakterde yaşıyorum ve her bir karakterim farklı dillerden konuşuyor. İç dünyamdan şuan çıkmazsam içimde kavga çıkabilir. Ufff geliyorum işte dostum. İlkel İşletim Sistemleri Müzesi haa. Babür, çayların parasını al. Ne diziymiş be geçen gayri resmi tarih e-kitaplarının birinde rastlamıştım sana. O zamanlar tabi sen hayal ürünüydün ya hatırlamazsın. Üstü kalsın dostum. Robotsun ama bahşiş senin de hakkın değil mi? Benim için bir taksi indirebilir misin? Bak dizideki hayalin bunu yapamıyordu. Görüşürüz dostum.
On beş dakikaya Hakkari Yüksekova'daki İlkel İşletim Sistemleri Müzesine taksi beni bıraktı. İş Bankası büyük banka vesselam. İlk bilişim Çağı döneminde yaptığı kampanyayı yeniden faaliyete geçirmiş. Şimdi bir be beynimdeki reklamdan geçilmeyen kutuya dijital imzamla müze 'api'leri kurmak için uğraşacaktım. Sensöre gözlerimi okutup bir İş Bankası Reklamı izledikten sonra müzeye giriş yaptım. Giriş yaptığımda büyük bir koridor beni karşıladı. Rahmi'ye bir ileti gönderdim ve konum istedim. Büyük koridorun sonundaki salonu belirten konum geldi. Çok hızlısın. Yine mi reklam seni kırıp atamıyorum da. Ne düşünürsem onunla ilgili reklamlar görüyorum. Benim düşüncelerimi mi okuyorlar ne?
Salona girdiğimde masalar ve masalar başında toplanmış insanlar... Biraz daha ilerlemeliyim yaklaştım sinyal kuvvetleniyor. Biraz sağa gitmeliyim. Rahmi sırtını dönmüş bak ilerde kamburundan tanıdım. "Merhaba dostum."
Rahmi sesimi duyunca ayağa, arkasını döndü ve yüz yüze geldik. Bana her zamanki gibi gülümsedi. Onun bu gülümsemesi beni her zaman rahatlatmıştır. Belki de sırf bu gülümsemesi için seviyorum onu. Sevecen bir edayla selamımı aldı. Ve buyur dostum hoş geldin, dedi. Karşısına oturdum. Acaba konuya ben mi girmeliydim. O mu açacaktı. Biraz beklesem iyi olacak. Sanırım o da bekliyor. Ne bu sukut, bu sessizlik! Biraz daha bekledikten sonra konuya girmeye çalıştım. "Dostum galiba ben bir hata yaptım. Çok ön yargılı düşündüm ve düşüncelerime itinaden sana tavır aldım." diyecektim bana söz bırakmadan söze girdi. Tahir, bak büyük bir proje var aklımda. Bu prejeyi ancak senle birlikte hayata geçirebiliriz. Beraber tarih yazmaya var mısın?
Bir kez daha vurulmuştum. Benim evinde yaptığım tavır hiç de umurunda değilmiş. Ben ne bekliyordum o bana ne teklif ediyordu. Ama bir yönden de iyi en azından bana karşı bir kırgınlığı yok. Sakin bir tavırla sordum.
-Neymiş bu tarih yazdıran proje?
-Gel istersen şu güzelim müzeyi biraz gezelim, biraz kültürlenelim o arada bu projeyi konuşuruz.
-Olur dostum. Kültür dedin de aklıma geldi. Bu kütür kelimesinin asıl anlamı ekip biçmekmiş biliyor musun? Yani üretimmiş. Zamanında üreten insanlar kültür sahibi insanlarmış. Sonra durum değişmiş okuyanlara dönmüş. Ortaya kültürlüyüm diye dolaşan entel tipler çıkmış.
-Biliyordum dostum. Allah'tan bilgi çağı bitti de bu gelenek sonlandı. Şimdi onca şeyi ezberlememiz bilmemiz gerekmiyor. Zaten yirmi dört saat internete bağlı beyinlerimizle her bilgiye anında ulaşabiliyoruz. Onca şeyi nöronlarımız yük etmiyoruz. Bu kelimeye yüklenen anlam en güzel anlam çağımızdaki anlamı bence.
-Evet, hazır bilgiyi alıp anında tecrübe edebilen ve bu tecrübeden fayda sağlayabilen. Sohbetimiz devam ederken müzede ilerliyorduk. Rahmi eliyle Windows işletim sistemlerinin yüklü olduğu ilkel 64 bitlik bilgisayarların aslına uygun olarak tasarlanıp sergilendi bölümü işaret etti. Windows 1.0 dos ekrandan başlayan evreler ayrı ayrı bilgisayarlarda sergileniyordu. Benim ilkel işletim sistemlerinden en sevdiğim Windows XP'dir. Çok tatlı bir tasarımı var ve bugün bile bu tatlılığı için kullanılabilecek bir işletim sistemi. Yüzden fazla Windows dağıtımından rast gele bir kaç tanesini inceledik. Ama Windows XP'yi görünce zamanımızın büyük bir bölümünü burada harcamak istedik. Zaman hala çözülememiş olan nadir gizemlerden bir tanesi olduğundan olacak bizim için değerlidir. Ama yine de XP'ye feda olsun.
Windows bölümünden sonra yine aslına uygun olarak günümüzde yeniden tasarlanmış bilgisayarlarda sergilenen Apple'ın göz bebekleri Mac Os dağıtımlarını inceledik. Sonra Özgür Sistemler bölümündeki Linux dağıtımlarına göz attık.
Keyfim yerine gelmişti. Müzeyi gezmek iyi geldi. Her ne kadar bir Türk firması tarafından geliştirilmiş bir işletim sistemine rastlamamış olsak da Rahmi'nin de keyfi yerinde görünüyordu. Sözde projesinden konuşacaktık ama insan beyni bilgisayarlardan farklı çalışıyor. Bir işe odaklandı mı başka bir işi yapamıyor. Hem de sınırsız RAM ve İşlemciye sahip olmasına rağmen bunu yapamıyor. O gün akşama kadar müzeyi dolaştık, ilkel işletim sistemleri hakkında ufacık beyinlerimizi yorduk. Güneş batarken hala Rahmi'nin tarihi değiştirme projesini merak ediyordum. Rahmi de konuya bir türlü girmedi. Aklıma yine sen geldin. Ne güzel kafa dağıtmıştım Ey sevgili. Ama ben bu gizemin ne olduğunu çözeceğim.
(...)4. Bölüm Sonu
1.Bölüm 2.Bölüm 3.Bölüm
Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here
teşekkür ederim.