GÖZYAŞI VADİSİ
Gece karanlıkta ona yol gösteren tek şey dolunay ışığı olmuştu. İlerden gelen kırılmış dalların çıtırtıları ve giderek artan ürpertici ses, ona yaklaşıyordu. Silahını belinden çıkartıp bir çamın dalları arkasına saklandı. Ona doğru gelen sese odaklandı. Dalların kırılması ve Çatırtı sesleri giderek arttı. İçini ürperten bir ses olsa da o bu gibi durumlara psikolojik olarak hazırlıklı idi. Defalarca yaşamış olduğu gerilim olayları eğitimin bir parçasıydı. Bunun bir eğitim olmadığının bilincinde olarak, her türlü şartta fiziki, sosyal ve psikolojik eğitime alışıktı. Sesler git gide yaklaşarak hızlandı. Derin derin nefes alarak silahını tekrar kontrol etti. Tam silahını çekmişti ki dalların arasından yavru bir domuzun yaklaştığını görünce rahatlamış bir şekilde çam ağacına yaslanıp derin bir nefes aldı. Biraz dinlendikten sonra tekrar yerinden kalkıp yoluna devam etti. Çalıların içinden 10-15 adım atmıştı ki çok büyük bir patlama oldu. Gökyüzü adeta kıpkırmızı olmuştu. Ani bir şekilde kendini yere atıp bir çalının üstüne düştü. Mayınlı bir bölgenin içerisinde idi, bir domuz mayına basmış olmalıydı. Çok fazla zamanının kalmadığını hızlı bir şekilde sınırdan geçmek zorunda olduğunun bilincinde idi. Birazdan devriye askerleri burada olacaktı. Sınırı geçip verilen koordinatta ki tepeye tam zamanında ulaşması gerekiyordu. 10 dakika içinde koşarak sınırı geçemez ise büyük bir ihtimalle ya esir düşecek ya da öldürülecekti. Sınırı geçmekten başka çaresi yoktu. Artık çok geçti. Orman çok sessiz ve korkunçtu, irili ufaklı birçok tepe vardı ve sık ağaçlarla kaplıydı. Ağaçların arasından sıyrılıp hiç olmadığı kadar hızla koşmaya başladı. Üç seçeneği vardı ya mayına basıp ölecek, ya devriye askerlerine yakalanacak ya da sınırı geçip kurtulacaktı. Nefes nefese koştu sınıra son yüz elli metre kalmıştı ki, devriye askerlerinin geceyi bıçak gibi yaran siren sesi ve devriye ışıklarını gördü. Artık bütün gücüyle koşmaya başladı. Sınırı geçmeye çok az kalmıştı. Devriye öncü birlikleri onu yoldan geçerken gördüler. Işık hüzmesi sanki bir mahkumun üzerine inen bir balyoz gibiydi. Gücünü tekrar toplayıp, koşmaya başladı. Bunu defalarca eğitimlerde yaşamıştı. Psikolojisini bozmadan var gücüyle ilerlemeye başladı. Kaçak suçlu bir ajana ne yapacaklarını çok iyi biliyordu. Yakalandığında kimseyi tanımayacak ve çok çeşitli işkencelerden geçirilecekti. Son elli metrede burnunun dibine kadar gelmiş askerlere ateş açmaya başladı. Karanlık sanki ona bir köprüydü ve o köprüden geçmek için ne gerekiyorsa yapacaktı ve yapmalıydı. Askerler git gide yaklaştılar, çok hızlı ilerliyorlardı, çok yorgundu bunu yapabilirdi. Askerler makineli tüfeklerle çok fazla ateş açıyorlardı ya ölecek ya da kurtulacaktı, yaralı bir esir olamazdı. Artık takati kalmamıştı ki yere düştü. Kendi nefesini işitti bir an kulaklarında. Hışırtılar çoğalıyordu tekrar toparlandı ve yerinden kalkıyordu ki sağ omuzunda çok şiddetli bir ağrı hissetti. Askerler onu vurmuştu, sendeleyip tekrar yere düşerken büyük bir çığlık attı. Bu acı, göreceği işkenceyi düşündüğünde daha kötüleriyle kıyaslanamaz bir şekilde iyi geliyordu. Ayağa kalkıp koşmaya başladı. neredeyse Ayağındaki botu artık taşıyamaz olmuştu. Sesini duyan askerler sanki bir hayvan avına çıkmışcasına yüksek bir hızla koşmaya başladı. Son metrede idi dayanmalıydı. biraz süründükten sonra tekrar ayağa kalkıp koşmaya başladı. En sonunda tel örgülerin arkasına kendini attı ve içinin rahatlaması daha bitmemişti koşmalıydı arkasından gelen kurşunlar sağanak yağmur gibiydi. Koştu koştu koştu yaralı kolu ve çalılarda yırtılmış vücudu ona çok ağır geliyordu. Tuğçe gücünün artık bittiğini gördü ve son bir hamle ile önündeki tepeye doğru koştu. Yaralı kolunu dahi unutmuştu öyle tarifsiz bir acı çekiyordu ki, tepeye çıktığında kendini daha fazla taşıyamadı ve tepeden aşağıya boşluğa bıraktı.
Not: Buradaki benim ilk romanım ve ilk deneme yazımdır. Eğer yanlış bir şey görürseniz lütfen belirtiniz. Bu seriyi bitirene kadar sürdürmeyi planlıyorum umarım beğenirsiniz.
Bana destek olmak için, BEĞENMEyi ve görüşlerinizi YORUMLAR kısmına bildirmeyi lütfen unutmayınız.
Şimdiden keyifle okumanızı diliyorum.