Kaybetme kültürünün derin kodlarını okumak için bakılması gereken yerlerden birinin kamyon arkası yazıları olduğuna inanırım. Kamyon arkası yazıları, o ülkede hayatın "en ağır yükünü taşıyan" insanların felsefesini yansıtır. Türk şoförlerin kamyon arkası yazıları çaresizlik kültürünün ve kaybetmeyi kabullenişin ağıtlarıdır.
Bizde yaygın olarak kullanılan bazı kamyon arkası yazılarının çaresizlik ve kaybetmişlik kültürüyle ilişkisini gösteren birkaç örnek:
- Çaresizlik kültüründe vazgeçmişlik duygusu yüksektir: "Bu alemin insanları bana müsaade!"
- Çaresizlik kültüründe yarışma motivasyonu düşüktür: "Sataşma baba yorgun!"
- Çaresizlik kültüründe hak ettiğini alamama düşüncesi yaygındır: "Zalim dünya aslanı kediye boğdurdun!"
- Çaresizlik kültüründe kişi başarısızlık şaşkınıdır: " Hayat ne çabuk harcadın beni!"
- Çaresizlik kültüründe kısa vadede çözüm beklentisi düşüktür:"Garibin çilesi ölünce biter!"
- Çaresizlik kültürünü içselleştirmiş olanlar hayatları üzerinde denetimleri olmadığına inandıklarından, kendilerini "havada savrulan yaprak" metaforlarla ifade ederler:" Yaprak dalından kopmuş bir kere, rüzgara gerek yok!"
- Çaresizlik kültüründe hayata küsme ve boşvermişlik yaygındır."Yaşamak buysa eğer, bırak üstü kalsın!"
- Çaresizlik kültüründe hakim olan duygu "hüzünlü bir veda" halidir: İşte geldik gidiyoruz, şen olasın Halep şehri!"
Kamyon arkası yazılarında reddedilmere ve acılara rağmen azmini kaybetmeyenler de yok değildir: "Göndünde yer yoksa fark etmez güzelim, ben ayakta da giderim!"
Güzel ve acı bir yazı olmuş
Bir edebiyat türü olarak kamyon arkası yazıları. Kültürel bir değer bence.
ülkemiz çaresiz, yapacak bir şey yok insanlara ümit veren bir geleceğimiz yok :)