Çok sevdiğim bir yazarla yine buradayım. Bu sefer kalemi yumuşak, kelimeleri tatlı bir yazardan bahsedeyim diye düşündüm. Yazarımız Buket UZUNER. Ankara'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi, Norveç Bergen Üniversitesi ve ABD Michigon Üniversitesi'nde biyoloji ve çevrebilim eğitimi aldı. ODTÜ'de araştırmacı olarak çalıştı. Romanları 10 dile çevrildi. 1996'da Lowa Üniversitesi'nde onur üyesi oldu ve ODTÜ senatosu tarafından takdir belgesiyle onurlandırıldı. SU, TOPRAK, HAVA ve ATEŞ kitaplarıyla hem çevre sorunlarını hem de Türklerin Kadim Kamanlık geleneğine değindi. Ben bugün en sevdiğim kitabı olan KUMRAL ADA MAVİ TUNA kitabından bahsedeceğim.
Karşılıksız sevgiyi, ham duyguları birçok yazarın elinden okudum. Ama Buket UZUNER kadar saf ve temiz anlatılışına rastlamadım. Çocukluğun getirdiği güzelliklerden, bir çocuğun büyürken geçtiği yollardan, aşka nasıl karıştığından o kadar güzel bahsetmişki kitabı bitirdiğimde çocukluğuma sığdırdığım her şeyi düşünmemi sağladı. Spoiler vermeyi her ne kadar istemesemde kitabın baş karakterlerinden biri olan küçük Mabel'e biraz değinmeden geçemeyeceğim. Mabel'e değinirken onun Kumral Ada'sından da konuşacağız mecburen çünkü Mabel'in yolu Ada'dan başka bir yere çıkmıyor.
Küçücük bir kalbin kocaman sevgisine tanık olacaksınız okurken. Hayranlık duyduğu Kumral Ada'sının arkadaşlığını kazanmak için savaşlar veriyor minik Mabel. Beslediği aşk maalesef karşılık bulamıyor. Ama Ada'nın dostluğuyla da yetinmeyi öğreniyor. Zaten yenmesi imkansız bir rakibi var. Ada, Mabel'in yakışılı ağabeyine aşık oluyor. Hem Ada'sına hem ağabeyine hayran olan Mabel yenilgiyi kabulleniyor.
Mabel büyüdü, büyürken sevgisi de yaşına eşlik etti. Ada, büyürken ışığını kaybetmedi ama en zor sınavlarda kumral kanatlarını yaraladı. Mabel '' Ama bir erkek yaşamı boyunca aslında bir tek kadını sever. Önce ve sonrakiler birer arayış, kaçış ve aldanıştır.'' dedi ve inandı. Ada acısına sarıldı.
Sevginin, sevebilmenin ne şartlarda olursa olsun yaşanması gerektiğine inancınızı kuvvetlendirecek bu kitap. Maalesef her zaman güldürmeyen aşk, acıtırken de anlamlı kalmayı başarıyor. Yazımı kitabın beğendiğim cümleleriyle sonladıracağım.
''Herkesin bir mucizesi vardır, benimki de o!''
''Yaşamınız, yaşadığınız yerlerin ve yaşadıklarınızın bir resmidir.''
''Onu ilk gördüğümde yaşantımda çok önemli bir yer tutacağını sezmiştim. Bu tıpkı, bir filmin daha ilk karesinden bütününü kavramak, sonunu tahmin etmek gibi bir duyguydu.''
''Şimdi artık biliyorum ki, bütün yaşantımız içinde ancak birkaç kişiye böyle bir hak tanırız. Onu şımartır, yüz verir, alttan alır ve hatta ona teslim bile oluruz. o da bunu, zaten taa en başından bilmektedir. Eğer çok şanslı değilseniz, karşınızdaki şımarır, ipin ucunu kaçırır. Bin pişman olur, incinir, düşkırıklıklarıyla yaralanır ve acı çekersiniz sonunda. Bazen, çok ender de olsa şanslısınızdır ve bir mucize yaşarsınız. Çünkü, karşınıza dilinize akraba biri çıkmıştır. (Tanrım mucizeleri ne çok seviyoruz böyle!)''
''Sanmak ile olmak arasındaki uçurumdan hep nefret ettim! Sanmak, içinde umutlar, düşler ve heyecanlar vaat eden çok boyutlu bir kavramken, olmak gerçeğin sert, kalın, köşeli ve katı üç boyutunu taşır yalnızca... Ne mutludur o, oluşların içine sanışlarını da katmayı başaran insanlara...''
Posted from my blog with SteemPress : http://alkanreyhan.steemblogtr.ovh/2018/08/01/kumral-ada-mavi-tuna/
ne güzel bir taif
Evet gerçekten öyle
Congratulations @alkannn! You received a personal award!
Click here to view your Board
Congratulations @alkannn! You received a personal award!
You can view your badges on your Steem Board and compare to others on the Steem Ranking
Vote for @Steemitboard as a witness to get one more award and increased upvotes!