GÖLGENİN EFENDİSİ 1. BÖLÜM Yazı Dizisi

in #story6 years ago (edited)

                                                                           SİSLERİN SESSİZLİĞİ 

            Sisli bir gündü! Sabah koşusunu bitirmek üzere iken iki dakika dinlenmek için patika yolda durdu. Elindeki şişeden bir iki yudum su içti. Çok yorgun olduğu yüzünün solgunluğu ve dizlerinin titremesinden belli oluyordu. Biraz dinlendikten sonra bir iki yudum daha suyundan içip yola devam etti. Eve gitmesi gerekiyordu, duş alıp kahvaltısını yapacaktı. Sabah kahvaltısı içinde,  sevdiği  vişne reçeli , tereyağı, kızarmış ekmek dilimi hayaliyle yoluna devam etti. Yolun biraz ilerisinde devrilmiş bir ağaç ve etrafa kırılıp saçılmış dallarını gördü. Bu nasıl olur! Bu yoldan gelmişti ve daha 20 dakika önce burada yoktu. Yola savrulmuş ağacı görünce çok şaşırdı ve baka kaldı. Yolda yatan ağaç, kaldıramayacağı kadar büyük ve ağırdı. Etrafından dolandı ve yoluna devam etti. Bulutlu havada sisten uçları görünmeyen, uzun boylu yüksek çamların arasından sıyrılıp  evine doğru yol aldı. Ormandan gelen kurt ulumaları, kuşların cıvıltısı ve diğer hayvanların sesleri arasında orman evine çok yaklaşmıştı ki, eski bir tanıdık lise arkadaşıyla karşılaştı. Tarihin tozlu rafları arasında unuttuğu bir liseli arkadaştı Kaan.

        Kaan şaşkın bir halde, yıllar önce  lise arkadaşı olan Tuğçeyi görünce şaşkın bir ifadeyle.

-Merhaba leydim! Nasılsın? diye gülümsedi.

-Merhaba Kaan teşekkürler.

Tuğçe hiç konuşmak istememesine rağmen zorla da olsa birkaç kelime söyleyebilmişti.

-Güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemişsin!

-Küçük bir tebessümle, teşekkürler Kaan.


-Uzun,  kıvırcık saçlarından hiç bir eser kalmamış kestirmişsin! doğrusu bu kısa saçlarda sana çok yakışmış.


                                                                            -resim kaynağı 

                                                                                                                                                 -Ben kimim?

                                                                                                                                                 -Tanıtım

                                                                               

                 Tuğçe 1.75 boylarında, 57 kiloda,  kumral tenli, uzun kıvırcık saçlı bir kızdı. Lise sonrasında üniversiteye gitmiş ve psikoloji bölümünü bitirmişti. Sonrasında bir süre ortadan kaybolan Tuğçe. Yıllar sonra yeniden görünmesine rağmen çok değişmiş canlı ve neşeli Tuğçe'den hiç bir eser  kalmamıştı.


-Teşekkür ederim Kaan sende eski formunu kaybetmemişsin fakat şuan gitmem gerek, çok yorgun ve terliyim. 

-Tabi ki! Sonra görüşürüz, iyi günler.

-Sana da.

                  Tuğçe, lise yıllarından bu yana büyük bir değişim geçirmiş ve değişikliğinin ondaki yansımalarını artık unutmuştu. Değişkenlik insan ruhunun temel bir parçasıydı. Fakat Tuğçe bunların hiç birini düşünmüyordu, kafasında birçok plan, beynini kemiren cevapsız sorular vardı. Stratejik planlar yapan içe dönük bir yapıya bürünmüş ve çok değişmişti. Eski tozlu defterler kitaplıktaki en üst raflara kalkmıştı. Yeni Tuğçe  karanlıkların arasında sır olup kaybolan ve  korkusuzluğu yaşayan bir katilden başkası değildi. Birden çok ateşli silahı kullanabilen bir keskin nişancı, dövüş  sporlarına ustaca hakimiyet sağlamış korkusuz bir katil ve casustu. İngilizce, Rusca,  Fransızca ve İtalyancaya yüksek derecede hakimiyet sağlamış birisiydi. Üniversiteden sonra oluşan, karanlık geçmişinin kendini ne kadar gösterdiğinin, o bile farkında değildi. Kasvetli bir hayat yaşamanın yanısıra, korkusuzluğun da ne olduğunu anlayabiliyordu. Duygusuz bir terminatör yaratılmıştı ki, buda bir plan dahilindeydi.

                   Evinin dış kapısını açtı. Duş almak için banyoya gitti, sonrasında mutfakta ki dilim ekmekleri kızartma makinesinden çıkarttı. Vişne reçeli ve tereyağını, kızarmış ekmek diliminin üzerine sürüp, ince belli bardaktaki çayından bir yudum aldı. Masadaki dizüstü bilgisayarına bir mail geldiğini gördü. Mailde şöyle yazıyordu.

GÖLGENİN EFENDİSİ: 

Efendi Gölge'nin mesajı da neydi! çok anlamlı gelmiyordu. Devamını okudu:

Efendi Gölge: Sisler içindeki kurt yavrusu, aslan ve  bataklığı çabuk eve getirilmesini söylüyordu ve gün batmadan önce olmalı diyordu. mesajda  bir adres ve telefon numarası vardı. 

            Tuğçe ani bir hareketle, odanın köşesinde duran, yanın da getirdiği siyah bavulu, masanın üstünde açtı. Bavulda çeşitli silahlar ve mühimmatlar vardı. Gerekli mühimmatları kontrol edip düzenlice yerleştirdikten sonra bavulu  tekrar kapattı.

          Tuğçe üniversite yıllarında hep bir avukat olmayı hayal etmişti ve avukatlık yapmak onun için güzel bir fikirdi. Ama ne var ki üniversite sonrası hayat onu farklı yönlere sürükledi ve inanılmaz bir hızla kendini hiç ummadığı bir yerde buldu. İçinde bulunduğu yer onun için bir başlangıçtı...

--->

Not:  Burada ki benim ilk romanım ve ilk denememdir. Eğer yanlış bir şey görürseniz lütfen bildiriniz. Bu seriyi bitirene kadar sürdürmeyi planlıyorum umarım beğenirsiniz. 

Bana destek olmak için, BEĞENMEyi ve görüşlerinizi YORUMLAR kısmına yazmayı lütfen unutmayınız. 

Şimdiden keyifle okumanızı diliyorum.                                                                   

Sort:  

@erraynt hocam gözükmüyorsun kaç gündür...

Congratulations @erraynt! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

You got a First Reply
You received more than 10 upvotes. Your next target is to reach 50 upvotes.

Click here to view your Board of Honor
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

Support SteemitBoard's project! Vote for its witness and get one more award!