Toroslar'ın ücra yerlerinde, sıra dağlar ve geçilmez ormanlar arasında tek tük sıra şeklinde köy ve kasabalara rastlanır. Bin, bilemediniz en çoğu iki bin nüfusludur. Kimisi ahşaptan, kimisi ise taştan yapılmış bu köylerin görünüşleri ormana uyum sağlamıştır. İçlerinde şehirlerden çok köylere de benzeyen güzel kasabalar barındırmakta olan bu alanda; Kasabanın birinin içerisinde mezarlıkta bir adet mescid bile bulunmaktadır. Birçoğundan emniyet müdürleri, yargıçlar, maliyeciler çıkmış olsa da bir çoğu hala içerisinde bunları çalışır halde barındırmaktadır.
İklimi soğuk olmakla beraber Toroslar'ın hayatına umumiyetle çok kolay ısınılır. Hayat burada son derece güzeldir. İnsanlar birbirine saygılı eşya ve mallarına karşı koruyucudurlar. Boş vakti olanlar genelde ava giderler. Derelerden ve ormanlardan harikulade av hayvanları köye getirirler ve köylüyle bölüşürler. Sözün kısası dağları ve dereleriyle faydalanmasını bilene bereketli olan topraklardır.
Her halinden memnun halkı gayet sevimli olan ve kalbimin derinliklerinde unutulmaz bir iz bırakan böyle bir kasabada rastladım Bahadır'a. Ülkedeki siyasi karışıklık nedeni ile Bakanlıktaki işine son verilmiş bir gençti. Çaresizce yurduna dönmüş ama hayata yeniden tutunmayı başarmış bir genç olarak onunla ilk defa Emekli bir memurun bahçesinde vermiş olduğu iftar yemeğinde tanışmıştım.
Buğday tenli zayıf bir gençti. Her zaman temiz giyinmeye özen gösterirdi. Belkide Bakanlıktaki işinden dolayı bu alışkanlığı kazanmış olabilirdi. Onunla konuşmaya başladığınız zaman size dikkatli bir bakışla bakar, nezaket ile sözünüzün üstünde düşünüyormuş gibi hareket eder, sanki bir sorunumuz varmış ve çözmesi için ona vermişsiniz gibi dinlerdi. Sonunda kısa ama açık cevaplar verirdi. Cevaplarında mutlaka her kelimeyi tartarak söylerdi. Konuşma bittiği zaman içinizde mutlak bir mutluluk hissi kalırdı.
Benim kiralık oturduğum evin aksine onların evi şehrin diğer ucunda geniş Bahçeli iki katlı basit bir köy evi idi. Tanıştığımızın haftasına evini ziyarete gittiğim zaman kaldığı odasını görme fırsatını yakalamıştım. Sade bir şekilde döşenmiş odada hayal ettiğim gibi bir kitaplık yoktu. Bu kadar bilgili olan bir kişinin odasında duvarda sabit duran rafta sadece birkaç kitabın olmasını garipsemiştim. Bir gece geç saatte onların evin önünden geçerken o saatte odasının ışığının yanık olmasıda dikkatimi çekmişti.
Kim bilir o saatte kitap okumadığına göre acaba ne yapıyordu
Birinci Bölüm Sonu...
Posted from my blog with SteemPress : http://www.ajanskosova.com/2018/06/22/1-bolum-davetsiz-gelen/
Güzel bir hikaye başlangıcı olmuş, devamını sabırsızlıkla bekliyoruz. Bahadır ve Bahadır ile aynı kaderi paylaşanlara da selam olsun...
Bir iki güne Bahadır ların hikayesine devam edeceğim. Teşekkürler
Bence de kısa ama güzel bir başlangıç olmuş.Resimlerle de çok güzel desteklemişsin.
devamını bekliyoruz.
Sağolun...