Hello everybody. I will share some of my poems on this series. So, I'll talk a little about art. Separation... Love... Life... Everything about people...
Herkese mutlu günler sayın steemit sakinleri. Çok eskiden paylaşmış olduğum şiirlerden bazılarını (Sanat Kokan Geceler adlı seride yazıyordum hatırlayanlar bilir) Sndbox projesi için yeniden paylaşıyorum. Her ne kadar sanat tecrübem yetersiz olsa da umarım biraz sanatsal bir şeyler katabilirim size... Eğer benzer şairlerden okuduğunuz varsa birkaç dize de siz paylaşırsanız sevinirim. Şimdiden okuduğunuz için teşekkürler.
Biliyorsunuz bu serinin bütün postlarını özellikle gece yazıyordum. Sanatı, şiiri ve edebiyatı buram buram hissedebilmek ve size de bunu yansıtabilmek için. Yorumlara bakılırsa az da olsa başarabilmişim bunu. Bu beni sevindirdi doğrusu.
Mükemmel ve dokunaklı bir aşkın kahramanlarıydık seninle. Tozlu sokaklarda dolaşıp içten sözcüklerle konuşurduk. Yan yanayken hiçbir zaman olmadığımız kadar kendimizdik. Ben senin ellerinden öğrendim hayatı. Çocukluğumdaki mutluluğu yakaladım. O kadar doğal olurduk ki bazen fazla doğallıktan marjinal olurduk. Modern çağın sıradan insanları anlamazdı bizi. Böyle tuhaf gözlerle bakarlardı. Eminim yeryüzü böylesine içten iki insanla karşılaştığına epey şaşırmıştır. Hatta ilk öpüşmemizde bir süreliğine dünyanın durduğunu söylediler. Otuz saniye kadar filan durmuş. Ben onların yalancısıyım.
Hayata aynı yerden bakıyorduk seninle. Aynı pencereden. Kitap okuyan insanların penceresinden. Gece vakti dizime uzanıp okuduğun hikayeler hayatımda duyduğum en güzel hikayelerdi. Senin sesinden hayat gerçekten tiyatro gibiydi. Hem seyirci hem oyuncuyduk seninle. Hem birbirimizi izliyor hem de yaşıyorduk. Yaşadığımı ta yüreğimde hissettiğim nadir anlar olmuştur. Sonradan farkettimki bu nadir anların tamamı sendin.
Belki adımdaki bir Y' yi silmedim ama bazı geceler Cemal Süreya oldum senin için. Bazı geceler Sabahattin Ali' ydim. Sen ne kadar güzelsen ben o kadar şairdim. Kağıtlarla sohbet ettim. Sokak köpekleriyle sohbet ettim. Balkonuma konan bir güvercine anlattım seni, sonuna kadar dinledi. Sonra bir tanesi daha geldi. O sendin. Diğeri sana sarıldı ısıttı seni. O bendim. Balkonuma konmuş, seni bana anlatıyordum. Kendimle konuşuyordum. Sonra ikimiz de uçup gittik. Derin maviliklerde kaybolduk.
Hislerimizi ifade edebilecek kelimeler daha üretilmemişti. Gözlerimiz kadar yetenekli bir dilimiz yoktu. Senin kahverengi gözlerindeki anlam benim kalbimin en içine en sıcak yerine geldi yerleşti. Tam köşesine gelip uyuyan bir kedi gibi sokuldu ve kaldı orada. Özgürlük sokaklarda değildi senin avuç içindeydi. Senin avuç içini öptüğümde ruhum bedenimden ayrılıp özgürlüğüne kavuşuyordu. Ölüm gibi bir şey oluyordu ama kimse ölmüyordu.
Tren rayları gibi sonsuzluğa uzanıyordu düşlerim. Her gece senle aramızdaki o raylarda sözcükler kayıp gidiyordu. Benim hayatımdan senin sonsuz ellerine. Tenine dokunmak senin, bilinmedik diyarlara gitmekti. Yeni şiirlerdi. Yeni ülkelerdi. Yeni denizler yeni adalardı.
Kumla oynasam o kadar mutlu olamazdım. İki çocuğun birbirine olan içtenliği vardı senle aramızda. İçimizdeki çocukları korumuştuk. Bu boktan düzene, seninle aynı pencereden bakıyorduk. İki ayrı insan ve aynı pencere. İmkanı yoktu böyle bir şeyin. İnanamadık. Bu muazzamlığın gerçekliğine hayranlıkla bakarken bunun şaşkınlığını atamadık. Kitaplardaki tüm aşklar bir gün bitiyordu. Gerçekten öyle miydi? İnsan ayrılınca aşk biter miydi? Belki biterdi. Belki o pencere kapanırdı. Belki de bitmezdi. Perde kapanır ama pencere kapanmazdı.
kalbimin meclisinde oylamaya sundum hevesi
daha kabul edenler etmeyenler derken
dışımda buldum kafesi
kısaydı hevesler ama oldu
yenilemez değil
ama zordu
sonra uçtum bir gün korkuyla
ve geri dönemedim bir daha
göremedim
hiç de sevemedim
gördüm ki kafesim artık dolu
bu da benim hikayemin yolu
sonra başladık yine aynı yerden
ama ne heyecan var ne kuvvet belden
İnsanların sonsuzu düşünemedikleri bir evrende senle ben ikimiz bir sonsuz oluşturuyorduk. Bu yüzden insanlar bu sonsuzu anlayamıyordu. Seni beni anlayabiliyor ama bizi anlamıyorlardı. Zaten neyi anlarlardı ki? Bir güvercin yuvası kadar özenle oluşturmuştuk anılarımızı. Her biri dokuz yaşında bir çocuğun hayalleri kadar değerliydi. Öylesine keşfedilmemiş ve öylesine değerli.
Senin saçların iki kişiydi. Evdeki saçların ve sokaktaki saçların. Hatta bazen dört beş de olmuyor değildi. En çok yeni taranmış olan saçlarını beğenirdim. İpek gibiydi. Ben tararken hele. O taraktan çıkan anlamsız ses bile içimi gıdıklıyor beni diyardan diyara dolaştırıyordu. Hani köy yerinde bilge bir tip olur da insanlar ona inanmazlar ya sanki sokaktaki saçlar da senin saçlarına öyle inanmıyordu. Öyle kıskanıyorlardı.
O yumuşacık narin ellerinin avucumun içinde kayboluşu yaz günü esen hafif rüzgar gibiydi. Rahatlatırdı. Sanki ilk defa gittiğim misafirlikte yatıya kalmışım da sabah bilmediğim bir yatakta ve bilmediğim bir yorganın altında uyanmışım gibi bir mutluluk verirdi.
Bizim senle anlaşmamız kelimelerle değildi. Gözlerle de değildi. Biz seninle sıradan insanların anlaşamayacağı şekilde anlaşıyorduk. Birbirimizden uzakken de anlaşıyorduk. Sen uyurken ben seninle anlaşıyordum mesela ben yemek yaparken sen benimle anlaşıyordun. Öyle hep anlaşıyorduk biz. Kavga ederken de anlaşıyorduk ayrılırken de.
İnsanın içini acıtan kemiren bir şey oluyor ayrıldıktan sonra. Tamamen kendin olamıyorsun sevdiğinin yanında. İçini kemiren de bu oluyor. İstesen de olamıyorsun ama insan o derin sonsuzlukta nasıl kendi olabilir ki? Kimsenin giremediği o sonsuzlukta aşk boyut değiştiriyor. Sonsuzluğu düşünemeyeceğini düşünebilen birer akla sahibiz. Aşkı düşünemeyeceğimi düşünmüyor ama hiç kimse. Aşk da bir sonsuzluk olduğuna göre, nasıl düşünülebilir aşk?
Yıldızları izlerken nasıl düşünebilir insan, seninle film izlerken filmi nasıl düşünebilirim ben, otobüste giderken nerede ineceğimizi nasıl düşünebilirim? Nasıl düşünebilmemi beklersin bunların hepsini. Ben aklımla sonsuzluk ve dünya arasında gidip gelirken sen sonsuzluktan bana seslenip dünyaya gitmemi istiyorsun. Sıradan insan aklıyla aşık insanın aklı aynı mı çalışır?
Aşkın metafiziğini açıklamaya çalışan Schopenhauer gerçekten açıklayabilmiş midir onu? Dilin yetmediği zamanlarda insan neyle anlatabilir derdini? Var mı iki insanın arasında dolanıklık kurmaya yarayan atomlar yoksa sadece kuantum fiziğinde mi oluyor bütün bunlar? İnsan dediğimiz şey de atomlardan oluşmamış mıydı? İki insan birbiriyle iletişim kurmadan anlaşamaz mıydı? Bilim kurgu filmleri sadece kurgu muydu?
Başını göğsüme yasladığında sen, bende ne bilim kalır ne sanat ne de akıl. Anlamsız hareketle bütünü olurum. Atomlarım hücrelerimin dışına taşar, fiziğimle kimyam altüst olur, biyolojim dağılır matematiğim eksilir, edebiyatım kalır bir tek. O da yalnız başınayken iş yapar. Her insan yalnızken kendine karşı daha samimidir. Yalnızlık insanın kendiyle olmasıdır aslında bir başınalık değildir. Ama gerçek yalnızlık sensiz olmaktır, kendimle olmak değil.
Yağmur altındaydı tüm kelimeler
Karanlık ve ateşi bekleyen
Ateş aydınlıktır bilirsin
Aydınlanmak için yanmak gerekir bazen
Bir kere yandıysan
Zordur sönebilmek
Karanlığa gömülemezsin
Dil duyguları anlatmak için değil adaşım
Hayatta kalmak içindir
Aşkı edebiyata dökemezsin
Her ırkın kendi dili var
Ama aşk her yer de aynı
Aşkın dili ateşle başlar yağmurla biter
Yanmak ve sönmektir aşk...
Glad to hear this things being shared on steemit .
You have a very interesting way of presenting things , it makes me understand the entire story . Your taughts that are presented are so connected one to each other , it makes me understand the context and points . I appreciate for how fluent you are and the passion to share with the community .
thank you :) but writing same comment to everybody isn't a good way for have a network and to be recognized. even so I'm glad for your comment, thank you
The pleasure is mine .
you have not to do this and you should know it is not welcomed by the steemit platform you are doing. this is just an advice from me.
I knew this was going to happen .
I am only thinking of the enocouragement others will earn.
Üstteki resim, yazı ve altta şiir.. hepsi ayrı güzel.. Eline sağlık.
BANADA YARDIMCI OLURMUSUNUZ LÜTFEN NE YAPMAM LAZIM: (
DAHA YENİYİM
GELİŞMEK İÇİN DESTEKLEDİNİZİ BEKLİYOR LÜTFEN.
https://steemit.com/@murti