“İnsan önce renklerden başlamalı değişmeye… Yoksa kırmızıyı sevdiğimi kim söyledi?” diyor Tomris Uyar.
Aramızdaki Şey, alabildiğine yalın, süssüz bir anlatımla yazılmış “kırmızılı öyküler”den oluşur. İlk öyküdeki kırmızı giysinin çağrıştırdığı ilk olasılıklar, gitgide başka “kırmızılara” açılır ve yazar sanki Aramızdaki Şey’i yazarak genç yaşta onulmaz bir hastalık sonucu ölen eski bir öğrencisine “gönül borcu”nu öder.
Aramızdaki Şey,
“İnsan önce renklerden başlamalı değişmeye... Yoksa kırmızıyı sevdiğimi kim söyledi?”
Günlük hayatın telaşından, karmaşasından kurtulup yorgunluğu atarken elime aldığım bir kitap “Aramızdaki Şey”. Okurken her şey sıradan, her şey bilindik ve anlaşılmaz bir şekilde her şey bir o kadar da ilgi çekici ve usta kurgusuyla birlikte merak uyandırıcı. Şaşırıyorsun, günlük ve sıradan olaylarla karşılaşmana rağmen şaşırıyorsun. Her sayfada altı çizilesi cümlelerle karşılaşıyorsun. Ve en son farkına varıyorsun ki hayat sıradanlıklarda gizli kalmış detaylarda saklı.
Aramızdaki Şey, Tomris Uyar’ın yazmış olduğu onuncu öykü kitabıdır. Eser, yalın ve günlük bir dille yazılmıştır. Birbirinden farklı, günlük hayatın içinden seçilmiş, duru olaylarla kurulmuş öykülerden oluşmaktadır. Her öykünün tek bir odak noktası vardır oda kırmızı. Kırmızı bir elbise, kırmızı bir şal, kırmızı biber, kırmızı…
Bir oturuşta bitirilebilecek bir niteliğe sahip olan eserde ayrıca Uyar kitaptaki ilk öykü (Aramızdaki Şey) de bir hastalık sonucu ölen eski bir öğrencisine gönül borcunu ödediğinden bahseder.
Ayrıca kitabın son öyküsü olan “Akşam Alacası”nda da Edip Cansever’in Tomris Uyar için yazmış olduğu şiir bulunmaktadır.