These days most people complain that life is unfair. In fact, I think the whole problem is our wrong justice. According to my opinion, justice for all is self-sufficing, self-inflicted with our selfishness.
Because when a person does not win in life, life starts to look unfair to that person. But here, our life has a game and self-rules, and we do not want to learn those many rules because they are complicated ...
In fact, we are constantly competing, but we prefer not to notice it. Because most of the achievements are only perceived compared to the others ...
For example, we are trying to look good to find a job, or we are carefully preparing for an interview and trying to show ourselves best. But do you know what happens when you sit down and think? We do all of what we do to defeat only the others, and we do not realize it is a game, and the name of this game is not "life"?
Good intentions are not valued in our world, our inner dignity and moral sense do not interest anyone. The only thing that matters is this "fair life" that is what you can do for them.
Of course, you can hate it or just don’ accept it. But nobody cares. Because you are not judged by your opinions, you judged by your action. If you do not accept this, the world will not accept you.
Thank you for reading guys.
Merhaba arkadaşlar , dün hatırlarsanız en son paylaştiğim makalemda (link)başlıkdakı sorunun cevabını bir sonrakı makalemda ben kendı görüşümü yazacağım demıştım ve işte buyurun :)
Bu günlerde çoğu insan hayatın adaletsiz olduğu konusunda şikayet ediyor. Aslında, bütün sorun bizim yanlış adalet fikrimizde bence. Benim fikrime göre, herkes için adalet , kendı bencilliğimizle çarpılan kendı başarımızdır.
Çünkü bir insan hayatta ne zaman kazanamiyorsa, o insana hayat haksız görünmeye başlar. Ama işte ,bizim hayatımız bir oyun ve kendı kuralları vardır ve onlar karmaşık olduğu için da çoğumuz o kuralları öğrenmek istemiyoruz...
Aslında biz, sürekli rekabet ediyoruz ama bunu fark etmemeyı tercih ediyoruz. Çünkü, başarıların çoğu sadece diğerlerine kiyasla fark edilir...
Mesela, bir iş bulmak için iyi görünmeye çalışıyoruz veya bir röportaj için dikkatlice hazırlanıyoruz ve kendimizi en iyi şekilde göstermeye çalışıyoruz. Ama oturup düşündüğümüz zaman ne oluyor biliyormusunuz ? Biz bu yaptıklarımızın hepsını sadece başklarını yenmek için yapiyoruz ve bunu bir oyun olduğunu fark edemiyoruz ve bu oyunun adı da “hayat” değil mı?
Bizim dünyamizda İyi niyetler değerlenmez, içsel haysiyet ve ahlak duygumuz kimseye ilgi duymaz. Önemli olan tek şey vardır bu “adil hayatta” ve o onlar için yapabileceğiniz şey.
Tabiki de bundan nefret edebilirsiniz , katılmayabilirsınız. Ama kimse umursamıyor. Çünkü siz ,düşüncelerle değil, eylemlerle yargılanırsınız bu oyunda. Bunu kabul etmiyorsanız , dünya sizi kabul etmeyecek.
Okuduğunuz için teşekkür ederım.
Düşünceleriyle değil eylemleriyle yargılanıyor insanlar önermenize kısıtlı olarak katılıyorum;
Evet haklısınız, eylemlerin arkasındaki itici güç olan ilkelere bakmıyor yeni dünya insanı, ama bu ilkesizlikten de rahatsız oluyor, givenmek istiyor çünkü...
Değişimlerin çok hızlı yaşandığı bir çağdayız, sonuç odaklı bakıyoruz ama hedeflenen sonuç söylenenlerle uyumlu gelmedikçe huzursuz da oluyoruz.
İlkeleri olanlara ihtiyaç var, kendi doğruları olup bunları ifade edebilecek kadar da kendine güvenenlere...
Gizlemek için kullanılan her maske her makyaj bu yolculukta ilgilileri arkalarda bırakacak... Otantik olabilmek adaleti de dolaylı olarak getirecek
Yeni tartışma konularınızı merakla bekliyorım:)
Selamlar
Biraz geç kaldım ama olsun teşekkür ederım yorum için :)
Geç olsun ne fark eder ki? Paylaştıkça büyüyoruz, güzelleşiyoruz, öyle değil mi?
Selamlarımla