Alaaddin'in Sihirli Egosu

in #inan6 years ago (edited)

Tanrıya inanırsınız inanmazsınız bilmem...

Kendinden daha büyük bir şeyin varlığına ve kontrolüne inanmak, insanoğlunun okşandıkça büyüyen sihirli egosuna birazcık ters zira.

Hele bir de malum kişilerce kontrol edilen bir Tanrı var ki başımızda yüzyıllardır, yasaklarına, taleplerine, ihtiyaçlarına akıl sır erdirmek mümkün değil.

Öyle ki, insanların midelerinde, yatak odalarında, gardıroplarında geziyor. Ama kalplerinde değil...

Sadece devletin seçtiği kişileri öldürmenize izin veriyor. Devlet onay verirse onları yurtlarından çıkarabilir, kadınlarına tecavüz edebilir, kafalarını kesip futbola yeni bir soluk getirebilirsiniz. Ne de olsa baş yuvarlaktır.

Ceplerini daha fazla doldurmak için insan hayatını hiçe sayan tedbirsiz bir işveren görürseniz, hiç durmayın, o işe girmek için elinizden geleni yapın. Çünkü şehitlik mertebesine hiç bu kadar yakın olmamıştınız.

Dünyaya erkek olarak gelmişseniz, oh ne ala memleket. Aman aç bırakmayın kendinizi; ekmek bulamıyorsanız karınızı yiyin.

Hem bir kişilik de kontenjan açığı oluşur hareminizde böylece. Çünkü nefsine hakim, iradesi sağlam bir adam, dört eşten fazlasına ihtiyaç duymaz. Ne de olsa dünya fani, muta ani...

Hak yemek günah, ama hırsızlık, rüşvet, kayınçoya kıyak serbest.

Faiz haram, ama birbiri üzerindeki üstünlüğünün Tanrı tarafından belirlenmediği aşikar olan, dolar, avro, sterlin sevap. Ne garip bir Tanrı; bir Amerikan vatandaşı karşısında bana her gün değer kaybettiriyor. Serbest piyasa ekolojisi...

Tanrının insanları gibi günleri de birbirine eşit değil. Bazı günler var, yetmiş yedi kere yetmiş yedi defa tekrarlarsan bazı anlamını bilmediğin, bir kez bile açıp okumadığın, merak dahi etmediğin şeyleri, bütün günahların affediliyor.

İnsanlara kendilerinden başka hiç bir şeyden korkmamayı öğütleyen bir Tanrıyı nasıl da hafife alıyorlar pes doğrusu.

Sonsuz bir alemin içindeki şu küçücük zerrenin herzelerine bak; nasıl da kendini yaradılışın bekçisi ilan ederken yüzü hiç kızarmıyor.

Bir de okullarda çocuklarımıza öğretiyorlar kendini böyle arzın merkezi sanmayı. Bir şeyden habersiz kuzucuklar da, ezberleyip durdukları bu palavraları bir marş gibi söylüyorlar kendilerine yer edinebilmek için. Sonra da o ince ince, oya gibi işlenmiş sihirli ego lambadan çıkıveriyor ve küçücük bir "Ben Tanrıya inanmıyorum" haykırışına dönüşüyor. Tanrıya inanmayıp da Noel Babaya inanan çocuklar tanıyorum.

Tanrıya inanırsınız inanmazsınız bilmem...Ama şeytana inanın...

"Ey Tanrı, sen bize her şeyi, o hile yurdunda nasılsa öylece göster. Hiçbir ölü, öldüğüne hayıflanmaz, azığın azlığına hayıflanır. Yoksa ölün, bir kuyudan ovaya, devlete, yaşayışa ve genişliğe çıkar. Bu yas konağından, şu daracık deve yatağından geniş bir ovaya geçer. Orası doğruluk makamıdır, yalan sayvanı değil. Orada hususi bir şarap vardır, adam onunla sarhoş olur ayranla değil. " Mevlana

"Devam edecek"