Herkese selamlar. 🌸
Nasılsınız, havalar orada da baharı yansıtıyor mu yoksa ne yapacağını bilemez bir hâlde arada mı kalmış? Bir yanı baharı solumak isterken diğer yanı sımsıkı tutunuyor mu soğuğa? Kışın elinden kayıp gitmesini istemez gibi sanki..
Bizim buralarda o bahsettiğim kararsız hâl hâkim genelde. İç Anadolu'nun ortasında olduğu için mi bilmiyorum bu insanlarına da sirayet ettiğinden galiba yadırganmıyor hiç.
Bu sabah hava yazdan kalma bir gün gibiydi. Sokaklarda dolaştım, kuş cıvıltılarını dinlemek o kadar hoştu ki. Bulunduğum bölgede birçok ağaç ve meyveli çalı olduğu için genelde kuşların uğrak yeri oluyor. Bazılarını seslerinden ayırt edebiliyorum. Bunlar kızılgerdan, baştankara ve ispinoz. Saksağanları, serçeleri saymıyorum, güvercin ve kargaları da. Onlar demirbaş zaten. O minicik kuşların vici vici ötüşlerini her sabah duymak, o sesle uyanmak o kadar harika ki. Seslerini ezberleyip Youtube'daki kuş sesleriyle karşılaştırıyorum. O şekilde eşleşiyor. Ama bazılarının ötüşlerine rastlayamadım daha. O yüzden bir muamma olarak kalan sesler var. Belki bir gün onların isimlerini de öğrenebilirim. 🐦
Kuş sesini ve ötüşünü iyi taklit ettiğimden bahsetmiş miydim size? Arkadaşımın papağanı kaçmıştı, çevredeki ağaçlara kadar takip edilmesine rağmen yakalanamamıştı. O her gün durmadan onun ötüşünü tekrarlıyordu balkonda. Ben de ezberlemiştim onun yanına gittikçe bu ritüele ben de katılıyordum. Sonra ne mi oldu, üç ay sonra onun bize aynı ötüşle karşılık verdiğini işittik. O anki sevinci ve heyecanı tahmin edebilir misiniz? Hep birlikte kuş gibi cıvıldıyorduk. :D
Ama evi bulamıyordu. Sadece bir an kanat sesi duydum, hızlıca uçtuğunu da gördüm akabinde. Sonra kesildi gerisi.
Meğerse o gün apartmanı bulmuş yavrum, ama çok yorulduğu için alt kattakilerden birinin açık penceresinden içeri girivermiş. Biz bunu daha sonra öğreniyorduk tabii ki.
Apartman yöneticisi bir gün o komşuyla kapıda konuşurken içeriden papağan sesi geldiğini işitmiş. Aa yeni mi aldınız derken, evin içinde bulduklarını söylemişler. Yönetici bu konuyu bildiği için, onun üst komşulardan birinin kayıp kuşu olabileceğini söylemiş. Vee büyük kavuşma gerçekleşmiş nihayet. Birbirlerini tanıdıkları uzaktan bile belli olduğu için kimse engel olmamış onların tekrar bir araya gelmelerine.
İşte böyle.. Anlatırken bile o mutluluğu yeniden yaşadım. Ankara gibi bir yerde tam üç ay ne yedin ne içtin, nasıl korudun kendini pisilerden diye çok sorduk ama aldığımız yanıt sadece ciiiiiiiiiiik oldu.
Bir gün de bir arkadaşımız tatile giderken kuşunu babamgile emanet etmişti. Onun da kendine has ötüşü vardı, tabii ki öğrenmiştim ben. Birkaç gün sonra eve gelince direkt kuşun bulunduğu odaya girdim ve onu taklit etmeye başladım. O da ötsün bana karşılık versin, bu sayede kendisini yalnız hissetmesin istedim. Ama karşılık vermedi, sadece heyecanlandı ve bir tünekten diğer tüneğe hoplayıp zıplamakla yetindi. Sevindiğini görebiliyordum ama sahibini de özlüyordu besbelli. Onunla biraz vakit geçirdikten sonra babamın yanına gelip oturdum. "Biliyor musun günlerdir ötmüyordu sen gelince öttü duydun mu?" dedi. 'Baba o bendim.' deyince bana inanmadı ama inanmasını sağlayınca kahkahayla güldük birlikte. 🤭
Bende kuş anıları bitmez. Yıllarca kuş besleyen bir ailem vardı. Onlarca yavrunun doğuşuna şahit olduğum bir evde büyüdüm. Yumurtadan çıkışlarına, tüysüz ve kocaman kafalı ürkek hallerine aşinayım. Sizi daha fazla sıkmayayım belki ileride sohbet ederiz yine.
Damla'nın motivesiyle yürüyüşlerimi yapmaya tekrar başlıyorum. Her gün olmasa da yapabildiğim kadarı da mutlu ediyor şu an. Havalar iyice ısındığında daha fazla zaman ayırabilirim umarım.
Eskiden her gün on bin adım atar, saatlerce yürürdüm. Antrenmanlı olduğum için de çıktığım şehir gezilerinde hiç yorulmaz, dimdik yokuşları bile rahatça tırmanırdım. Neredeyse tüm güne yayılan bu turlarda akşam otele varıncaya dek yorgunluk hissetmezdim.
Hiç unutmuyorum Bilecik gezisinde yine şehrin meydanını karış karış gezdikten sonra, evliya ve Allah dostlarının kabirlerini ziyaret etmek için yola düştüğümüzde, bir dağın tepesinde küçücük bir mekân gördük. Zirveye otobüsün çıkmadığını, bundan sonrasını arzu edenlerin yürüyerek tamamlaması gerektiğini söylediler bize.
Sarmal şeklinde tek yön olan daracık bir yoldan ilerliyorduk bir avuç insanla birlikte. İyi ki daha öncesinde yürüyüş yapmışım dedirtti her adımım. Ben bile zorlanıyordum, diğerlerini, benden yaşça büyükleri düşünemiyordum. Sonunda ulaşmıştık zirveye. Çok huzurlu bir ortamdı. Manzara şahaneydi, anlatılmayacak kadar güzeldi. Orada ne kadar kaldık hatırlamıyorum ama benim en zorlu yürüyüşüm olduğu kesindi ve sonu çok güzeldi.
Herkesin az çok etkilendiği covid döneminde nefes alamıyordum. En basit ve normal hareketleri bile yapamıyordum. O an idrak etmiştim nefes almanın ne kadar önemli olduğunu.
Hastanede günlerce yattıktan sonra, taburcu olduğumda hastane koridorlarında ilerlerken nefes nefese kaldığımı hatırlıyordum. Daha sonra çok şükür iyileştim ama eski spor faaliyetlerime dönemedim. Hep kendimi korumam lazımmış gibi bir düşünceye sahiptim. Daha yeni yeni iyi olduğuma inanıyorum. Şimdi tekrardan eskisi gibi olmak istiyorum.
Bu satırları yazarken Zeynep Bastık'tan Lan çalıyor. Kaç defa dinledim bilmiyorum. Mabel Matiz bunu neden kendi söylemedi derken yapay zekaya okutturulmuş sesi imdada yetişti. Onu dinledikten sonra orijinaline dönmek kolay değil. O yapay sesin ruhu olmasa da diğerinden daha iyi hissettirdiğini inkar edemeyeceğim. Umarım bir müddet sonra onun gerçek ruhunu yansıttığı halini de duyabiliriz.
Önce arkadaşım Mukadder'de ve sonra da Damla'nın Bal'ında gördüğüm marteniçka bilekliklerini ben de yapmak istedim. Attıkları fotoğraflar hayli özendiriciydi çünkü. Elimdeki iplerle ilk defa denedim. Biraz uydurmasyon oldu ama yine de Güneş'in üstünde çok hoş durdu bence. Sizce de öyle değil mi?
Şimdi havayı koklamak ve leylek veya kırlangıçları gözlemek lazım.
Bu satırları 18 Mart'ta karalamıştım, bu sabah ise bembeyaz bir kar örtüsüyle uyandık. Ama şimdi ondan eser yok. Doğa, başta bahsettiğim o soğuğa sımsıkı tutunma hâli ile bahar arasında arafta yine. Alışığız bu duruma. 🙆♀️
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Bu bahar bereketiyle ve neşesiyle gelsin. Bahar Bayramı'mız kutlu olsun. 🎀🌸
Antalya da bahar çoktan geldi. Baharı seviyorum. Herşey yeniden doğuyor
Antalya genelde baharı yaşıyor sanki..
uğradığın için de teşekkür ederim arkadaşım 🌸
Burada hava kesinlikle çok kararsız. Bir gün içinde 4 defa yağmur yağıyor ve güneş açıyor. Baharın gelmesi için birkaç hafta daha lazım galiba ama ben bu durumdan hiç şikayetçi değilim. Adana genelde çok sıcak olmasıyla bilinir.
Lan şarkısını ben de çok beğendim, özellikle de söylediğiniz gibi yapay zeka imdadımıza yetişti ve Mabel Matiz'in sesinden dinleme fırsatı sundu 😅
burada da kar yağıyor sonra güneş açıyor, çiçeklenen dallar alıştı bu duruma :)
aynı şarkıda benzer düşünmek güzeldi, vakit ayırıp uğradığınız için de teşekkür ediyorum 🌸
Hava burada korkunç. Bu hafta belki de bu kış yaşadığımız en soğuk günlerden birini yaşadım. Hiç bu kadar üşümemiştim.
Kuşlarla aram iyi değildir. Ama yeşilçamdaki kavuşma sahnelerini anımsatan o sahneye sevindim diyebilirim. Özellikle evcilleşmiş hayvanların dışarda yaşaması imkansız hale geliyor. Neyse ki papağanlar daha dayanıklı türler diye biliyorum.
Lan’ı her yerde görüyorum ama hiç dinlemedim. Zeynep Bastık pek bana hitap etmiyor. Hatta dün kafede otururken televizyon ekranında klibi oynuyordu ama sesi kısıktı. Arkada Whitney Houston çalıyordu. Bir an kader benden yana diye düşündüm 😂.
belki de ılık geçen günlerin ardından böyle soğuk günler olması normaldir, çiçeklenen ağaçlara zararı olmaz umarım 🤷♀️
bu tasvir güzeldi, tam dediğin gibi olduğuna emin olabilirsin 🥳
böyle şeyler iyi hissettiriyor :)
z. bastık benim de favorim olan biri değil, sanki kendisine ait şarkısı da yok galiba başkalarının şarkılarını kendince uyarlıyordu hep. Mabel'in sihirli dokunuşu sayesinde bayağı dinlendi şarkı 🙆♀️
çok teşekkür ederim uğramana seviniyorum 🌸
Ani sıcaklık değişimleri çiçeklenmeyi etkileyebiliyor ne yazık ki. Bu yüzden baharı biraz daha geç hissedebiliriz. Gerçi çiçeklenseler ne olacak hava buz gibi olduktan sonra bir önemi kalmıyor 😢.