Stres, sıkıntı, bunalım, zihinsel kaos ve beraberinde gelen bulantı etkisi...
Kimimiz gündelik yaşamımızda çoğunlukla çevresel faktörlerin üzerimizde karabasan etkisi yapacak şekilde gönderilen uyarılarla güne başlıyoruz. Bu da yetmezmiş gibi daha gün doğmadan işe yetişmeye çalışıyoruz. Evden çıkmadan önce "bugün, dün gibi olmayacak" diyerek kendimizi deşarj etmeye çalışıyoruz. Her şey evin kapısından dışarı çıkınca başlıyor. Asansörün gelmesini bekliyoruz, kapı açılınca asık suratlı, uykusunu alamamış, sanki ayaklarından tutup zorla yatağından fırlatılmış insanlarla karşılaşıyoruz.
Yalandan bir "günaydın" ile yalandan bir tebessüm edinceye dek zaten güne yenik başlamış oluyoruz. Evden çıkınca hayalimizde canlandırdığımız kuş sesleri, sus sesleri ve temiz bir havayı düşlerken yarış atına dönmüş insancıkları görüyoruz. Herkes bir yerlere yetişme çabasında, sürekli bir hareket, sürekli bir gürültü, sürekli bir korna sesi, sürekli bir bağırışma, daracık sokaklara park edilen araçlar, siren sesleri, cenaze araçları, minibüse binmeye çalışırken "yeter kardeşim, daha nereye alıyorsun, yer kalmadı, aç gözlülük yapmayın, insan taşıyorsunuz" söylemleri... derken "yeteer" diye isyan edesi geliyor insanın. Bir de bunların yanına yetmiyormuş gibi iş yerimizde çektiğimiz aşırı resmi hava ve sıkıntılar eklenince insanın elinde olmayan nedenlerden dolayı ister istemez stres haline girmiş oluyoruz. Peki tüm bu stres nedenlerinden nasıl kurtulabiliriz?
Stresin kaynağı tamamıyla insanın kendi zihninde inşa ettiği bir takım nedenlerden kaynaklanmakta. Bu yüzden her şeye güzel bakmaya, olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum. Nedense böyle stres anlarımda yalnız kalma dürtüm beni bir deniz kenarına sevk ediyor. Gökyüzü ile bütünleşmiş denizi seyre daldığımda sanki bütün stresimi dalgaların omuzlarına sırtlamış oluyorum. Bir bulutun arkasına saklanmış güneşte yavaş yavaş naz yapar gibi kendini ortaya çıkardığında o zaman keyfime diyecek yok. Hiç bir şeye değişmediğim kafe ve restoranların gölgesinde semaver çayı yapan seyyarın odun ateşinde demlenen çayını yudumlamak da çok ayrı bir haz veriyor bana. Çimlerin üzerinde çocuklar gibi yuvarlanası geliyor ya insanın heh işte o zaman oluverdim diyerek evin yoluna koyuluyorum ve slogan olarak "hayat nefes alırken güzel" diyorum.
Bir sonraki projenin konusu olarak ; Herkes sıfırdan bir ülke inşa etmek isteseydi, nasıl bir ülke inşa ederdi olsun.