Yeni çağın en yaygın eğlencesi AVMleri gezmek. Sabah girip akşama kadar mağazaları dolaşmak. Yorulunca da yemek yeme bölümüne geçip günü tamamlamak. Herkes yapacağı şeylere odaklandığı için etraftakilerin pek farkında olamıyor. Ama ülkenin birçok yerindeki AVMlere sırf karnını doyurmak için giren yüzlerce insan var ve bunların büyük bir çoğunluğu da çocuk.
Açlığı her gün yaşayan çocuklar için Ramazan’ın tek güzelliği kendilerinin de hatırlanıyor olması. Ben de en son gittiğim ana kadar onları çok fark edememiştim. Ta ki masalarından kalkan insanların yerine oturarak kalan yiyecekleri yiyen iki kardeşi görene kadar.
“Sizin anneniz babanız yok mu? Buraya sizi nasıl aldılar?” gibi klişe sözleri bir kenara bırakıp bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm çünkü yediklerim boğazımda düğümlenmişti. Büyük olanın yanına gittim. Kızacağımı düşünüp geri çekilse de konuşunca rahatladı. Onların da gururları olduğunu düşünerek bir şeyler ısmarlamak istediğimi söyledim. Kısa bir ikna maratonundan sonra en çok yemek istedikleri fast food restoranından menülerini aldım ve rahat yiyebilmeleri için oradan uzaklaştım.