Antalya / Alanya vazgeçilmez tatil yöremiz olduğundan dolayı, her yaz mutlaka o müthiş havayı teneffüs etmeye gideriz. Oranın muhteşem atmosferi ve hareketli saatleri ömrünüze ömür katıyor resmen. Adeta yaşlanmıyorsunuz :)
Yine geçtiğimiz yaz, ikinci adresimiz haline gelen Alanya istikametine gitmek üzere yola çıktık. Her ne zaman Okurcalar mevkiisinden geçsek, WaterPlanet Aqua Park tabelasını mutlaka görüyoruz. Yalnız beni cezbeden aqua park oluşu değil. Burda bir de "bungee-jumping" yapılıyor olması :) Hayatımda bir çok heyecan yaşamış biri olarak, bungee-jumping heyecanından mahrum kalmak, o hazza ulaşmamak elbette olmazdı.
Sinyali verdim ve sağa doğru kırdım direksiyonu. Hanım "noluyor, nereye gidiyoruz" deyince "kaçırıyorum seni hanım" demedim tabi :) Ya dedim, her zaman önünden geçiyoruz bu aquanın. Akşama kadar en azından burda kayalım, yüzelim dedim. Tabi söylemiyorum ben gerçek amacımı. :) Neyse biz aracı park edip, aquaparka giriş yaptık. Müthiş bir sıcak var tabi. Ben başladım çocuklar gibi kaymaya, yüzmeye... İnanılmaz seviyorum suyu. Kayarken tabi bir taraftan karşıda bungee-jumping yapanları izliyorum. Çığlıklarını dinliyorum. İçim gidiyor resmen. Nasıl kıskanıyorum anlatamam. Ben de yılanlı kaydırak senin, kloset benim kayıp kayıp gönül eyliyorum :) Yavaştan sokuldum hanımın yanına dedim ki, "oha şunlara bak ne güzel atlıyorlar, deli cesareti vallahi. Anam şu kıza bak erkek gibi maşallah nasıl atladı... Ya aşkım gel bide yakından bakalım " deyip kolundan tuttuğum gibi olay mahaline getirdim bizimkini:) Maksat alıştıra alıştıra söylemek ;) Bir vincin üzerine çıkıyorsunuz, ayaklarınızda binlerce don lastiğinin birleşiminden elde edilmiş kalın bir lastikle ayağınız bağlanıyor, apış arandan bir kemer geçiyor ama hiç bir amacı yok gibi geldi bana. Belki psikolojik olarak rahatlatıyordur. Ne kadar çok şey bağlarlarsa, o kadar daha az yusuf yusuf oluyorsun :) Sonra 75 mt yüksekliğe çıkarıyorlar seni. Ardından saldım çayıra, Mevlam kayıra, döndüm kıbleye deyip Mevla'ya 3 saniyelik bir yolculuk yapıyorsun. Biz milleti bu heyecanla izlerken, yetkiliye döndüm dedim ki, "kaç para abi". 100TL dedi. Fotograf ve video içinde 100 alıyoruz toplam 200 TL dedi. Ulan hem altımıza s.çıyoruz hem de 200 TL veriyoruz. 200 TL ye mezar alırım ben, nur içinde de yatarım. Neyse ben kararlıydım, geldik o kadar amacımıza ulaşalım dimi :) Hanıma dedim ki, "hanım hanım! Ben intihar edebilir miyim?" :) "Saçmalama çok yüksek, aşağıya inemeden ölürsün" deyince, hafiften bir yusufladım. "Yok canım sen de, ben şu kız kadar yürekli değil miyim?" deyip hem eşime hem de esasen kendime gaz vermeye çalışıyordum:) Kararımızı verip, eşimi ikna ettikten sonra beni önce tartıya aldılar. Normalde 80 kilo olan ben, tartıda 77 kilo çıktım. O anda zaten 3 kilo vermişim haberim yok :) Elimin üzerine 77 yazdılar kurbanlık sığır gibi. Siyah kalın bir lastik getirdiler. Ayaklarıma süngerli ve kelepçeli bir aparat taktılar. Ardından vinç aşağı indi ve kabindeki eleman yanıma gelip, "Merhaba, uçuşa hazır mısın?" deyince kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Haz.. hazıı.. hazırı" Ulan hazırım bile diyemedim. Herşey hazırdı. Kabine binerken son bakışmış gibi eşimin gözlerine baktım. "Hakkını helal et, soran olursa pok yoluna gitti dersin" dedim.
Tabi o esnada ben kabindeki arkadaşla inceden bir sohbete başladım. Yüzüm kabinin içine dönük. Yavaştan yükseliyoruz ama ben kesinlikle arkama, aşağıya bakmıyorum. Biliyorum ki, bakarsam vazgeçerim. Hayır vazgeçmek bir şey değil, adamlara verdiğim 200 TL ye acıyorum. Ben 200 TL yi kaç dakikada kazanıyorum bir bilseniz :p Eleman bana prosedürleri anlatıyor ama dinleyen kim. Neyse vinç durdu. Çocuk dedi ki, "geldik". "Heh s.çtık şimdi" demişim gayr-i ihtiyari. Arkamı bir döndüm, bildiğin Adıyaman filan gözükecek nerdeyse. Allah'ım dedim napıyorum ben. Kesinlikle aşağıya bakmıyorum ama. Dümdüz karşıya bakıyorum, kendimi avutmak için de "ne kadar muazzam bir manzara, herkesin gelip görmesi gereken bir yer " falan diye talk show yapıyorum resmen. Ulan o gördüğün manzara, karşı taraftan sana "gel gel" diye el sallayanların mekanı haberin yok. Elemana döndüm dedim ki, "arkamı dönüp mü atlasam acaba? Ben aşağıya bakamıyorum." "Olur mu hiç" dedi, "asıl zevki ön ön atlamak" deyince "nasılsa biri hak yoluna biri pok yoluna" deyip önümü döndüm ama hala aşağı bakmıyorum. Sonra eleman bana "ayağının yanındaki halatı bacak arana alman gerekiyor" deyince "hangisi" derken hobaaaa... Aşağıya bir baktım "Aman Tanrım" didim :)
Ben size şöyle söyleyeyim siz hayal edin. Hani koca olimpik havuzları bilirsiniz. Yüzmeseniz de görmüşsünüzdür. Olduğum yerden o az önceki yüzdüğüm havuza bakınca, bildiğin leğen görüyorum yerde. Ya abartmıyorum, maşrapa gibi duruyor. Öyle yüksekteyim. Az önce atlayan kızın neden sesi çıkmadığını şimdi daha iyi anlıyorum. Muhtemelen küçük dilini yutmuş olması lazım. Nutkum tutuldu bişey diyemedim. Sadece aklıma süphaneke geldi düşün yani. Onu da ve celle sanaük ile okudum. Çünkü birazdan kaldırılacak olan kendi cenaze namazıma bari bir katkım olsun istedim.
Eleman "hazır mısın?" dedi. Ben yine "haz.. hazı... haszııııı..." Son bir kelime-i şehadet ardından gözlerimi kapattım. Eleman "3'e kadar sayacağım, ufak bir atlayış yapacaksın" deyince "Allah seni kahretsin, ufak atlayış dediğin bu mu?" diyesim geldi. ve sayım başlamıştı, üüüüüüçççççç... Benim kesinlikle biir deyişinde atlamam gerekiyordu. Ki ben kendimi biliyorum. Eğer atlayamazsam hayatta bir daha atlayamam. iiiikkiiiiiiiiiiii. Allah'ım beyaz bir ışık görüyorum. Biiiiiirrrrrrrr. dediği anda kendimi boşluğa bırakıverdim.
Sadece boşluğa değil altıma da bırakıverdim resmen. Bende Allah-ü ekber nidaları. Derler ya film şeridi gibi geçti ömrüm gözümün önünden. Yok yok öyle olmuyor. Sadece Allah'a sığınıyorsun, kimse çok da şeyinde olmuyor. Allah beni affeder mi, günahlarım ne olacak, az daha mı sevap işleyip bu atlayışı yapsaydım gibi şeyler geliyor insanın aklına :) 3 saniye serbest düşüşün ardından bir kuvvetin seni ayak bileklerinden kavraması kadar güzel bir duygu yoktur herhalde. Bir esneme daha ve bir düşüş daha.
Hallaç pamuğu gibi bir aşağı bir yukarı. İşin enteresan tarafı, 3 saniye düşüşten sonra lastiğin esnemesiyle kurtuldum edasıyla suratımda beliren aptalca gülüşü hiç unutmuyorum. Tamam atladın ama daha 30 metre yukarda ve baş aşağısın. Kurtuldum sırıtması ne demek. O anda nabız resmen ağzımın içinde atıyordu. Abartmıyorum. G.tümde de atıyordu. Bunu da abartmıyorum.
Ben hayatım boyunca bu denli bir adrenalin yaşamadım. Belki de tek yapmak istediğim, en heyecan verici bir aksiyonun bu olduğunu düşünüyordum. İçimde kaldı mı, HAYIR. Memnun oldum mu, EVET. 200 TL gitti mi, EVET. Bir daha yapar mıyım, HAYIR. :) Artık bir kızım var ellerinizden öper.
Benim bu anekdotuma yorumlar gönderebilir, beğeni yapabilirsiniz. Bir daha ki hikayemde görüşmek dileğiyle, herkese sevgi ve saygılar...
Hoşçakalın ;)
If you wanna do bungee-jumping and see the beauties of Turkey, we would like you invite to Turkey
Congratulations @mbdisney! You have completed some achievement on Steemit and have been rewarded with new badge(s) :
You made your First Comment
You published your First Post
You made your First Vote
You got a First Vote
Click on any badge to view your own Board of Honor on SteemitBoard.
For more information about SteemitBoard, click here
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word
STOP
Thank u so much :)